Fast Money. İnne fiy halkis semavati vel ardı vahtilafil leyli ven nehâri leâyâtin liüliyl elbab 3/190 Semaların ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün biribirini takibedişinde Elleziyne yezkürûnallahe kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim ve yetefekkerûne fiy halkis semâvâti vel'ard, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtıla, subhâneke fekınâ azâbennâr. 3/191 Onlar ki, Allah'ı ayakta iken, otururlarken ve yanları üzerine uzanıp yatarken zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler "Rabbimiz, bunları boşuna yaratmadın. Sen Sübhan'sın. Bizi ateşin azabından koru." derler Rabbenâ inneke men tudhilinnâre fekad ahzeyteh ve mâ lizzâlimiyne min ensar 3/192 Rabbimiz, sen ateşe soktuğunu muhakkak rüsvay edersin. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur. Rabben innenâ semi'nâ münâdiyen yunâdiy lil'iymâni en âminu birabbikum feâmenna rabbenâ fağfir lenâ zunubenâ ve keffir annâ seyyiatinâ ve teveffenâ meal'ebrar. 3/193 Rabbimiz, gerçek ºu ki, biz; "Rabbinize iman ediniz" diye imana davet edeni duyduk, iman ettik. Rabbimiz, bizim kusurlarımızı bağışla, günahlarımızı sil ve bizi EBRAR ile birlikte aynı idrakte vefat ettir. Rabbenâ ve âtinâ mâ veadtena âlâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyameh, inneke lâ tuhliful miy'ad. 3/194 Rabbimiz, resullerine bizim için vaâd ettiklerini ihsan buyur, kıyamet günü mahcub olmaktan bizi koru. Muhakkak ki sen sözünden caymazsın.. Yâ eyyuhelleziyne âmenusbirû ve sabirû ve rabitû vettekullâhe leallekum tuflihûn. 3/200 Ey iman edenler, sabredin ve sebat gösterin. Rabıta yapın, Allah'tan sakınınız sistemini farkediniz ki, kurtuluşa eresiniz!.. N i S A ; .... halekakum min nefsin vâhidetin.... 4/1 .... Sizi bir Nefs'den yaratan... .... ve hulikal'insânu daiyfa. 4/28 İnsan, zayıf olarak yaratılmıştır. Ya eyyuhelleziyne âmenu lâ te'külû emvâleküm beyneküm bilbâtıli illâ en tekûne ticâreten an terâdın minküm ve lâ taktulû enfüseküm.... 4/29 Ey iman edenler, karşılıklı rızaya dayanan ticaret hali müstesna, mallarınızı bâtıl haksız ve haram yollar ile aranızda alıp vererek yemeyin ve kendinizi öldürmeyin!.. Ve la tetemennev mâ faddalallâhu bihî ba'deküm âlâ ba'd.... 4/32 Allah'ın sizi, birbirinizden üstün kıldığı şeyleri başkasında olup da sizde olmayan hasretle arzu etmeyin!.. Erricâlu kavvâmûne alen nisâi.... 4/34 Erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. innallâhe lâ yezlimu miskâle zerren.... 4/40 Şüphesiz ki Allah, bir zerre ağırlığında dahi zulmetmez.. innallâhe lâ yağfiru en yuşreke bihî, ve yağfiru mâ dûne zâlike limen yeşâ'!. 4/48 Allah, kesinlikle kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz!.. Fakat, bunun dışındakiler! dilediğine bağışlar... .... belillâhu yuzekkiy men yeşâu.... 4/49 Allah, dilediğini arındırır. innelleziyne keferû biâyâtina sevfe nusliyhim nâra, küllemâ nedicet cülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrehâ liyezûkul azâb.... 4/56 Ayetlerimizi inkâr edenleri ateşe sokacağız. Azabı tadıp durmaları için, derileri kavruldukça yenileri ile değiştiririz. Yâ eyyühelleziyne âmenû etiy'ullâhe ve etiy'urrasûle ve ulul'emri minküm fein tenâze'tüm fiy şey'in ferudduhu ilallâhi verrasul.... 4/59 Ey mü'minler, Allah'a ve Rasul'e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eğer bir şey hakkında anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah'a ve Rasul'e döndürün!.. Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe. Birr'e eremezsiniz... Va'tesimû bihablillâhi cemiy'an ve lâ teferraku.... 3/103Hep birlikte Allah'ın ipine İslâm'a sımsıkı sarılın, bölünmeyin. .... ve mâ zalemehümullâhü ve lâkin enfüsehüm yezlimun. 3/117 Allah, onlara zulmetmedi ve lâkin, kendi nefislerine kendileri zulmettiler. Leyse leke minel'emri şey'ün.... 3/128 "Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur." Em hasibtüm en tedhulül cennete ve lemmâ ya'lemillâhülleziyne câhedû minküm ve ya'lemessabiriyn. 3/142 Allah'ın, sizden cihad edenleri ve sabredenleri bilmeyeceğini ve siz sadece iman ettik demekle cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz?.. Ve mâ Muhammedün illâ rasul kad halet min kablihirrüsul, efein mâte ev kutilen kalebtum alâ ağkâbiküm ve men yenkalib alâ akıbeyhi felen yadurrallâhe şey'en ve seyeczillahuş şakiriyn. 3/144 Muhammed ancak bir Rasul'dür. Ondan önce de Rasuller gelip geçmiştir. Şimdi o, vefat eder veya öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz?.. Kim geri dönerse, Allah'a hiç bir şekilde zarar veremez!.. Allah, şükredenleri mükâfatlandırır. .... rabbenağfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fiy emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfiriyn. 3/147 Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki israfımızı bağışla, direncimizi sabit kıl ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardımcı ol.. Senulkıy fiy kulûbilleziyne keferurru'be bimâ eşrakû billâhi mâ lem yünezzil bihi sultânen.... 3/151 ...... Allah'ın hakkında hiç bir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaları sebebiyle, kâfirlerin kalplerine korku salarız. Yâ eyyühelleziyne âmenû lâ tekûnû kelleziyne keferû ve kâlû liihvânihim izâ darebû fil ardı ev kânû ğuzzen lev kânû indenâ mâ mâtû ve mâ kutilû liyec'alellâhu zâlike hasreten fiy kulûbihim .... 3/156 Ey iman edenler!. Sizler, inkâr edenler ve sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında, "eğer yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın!. Allah, bu zannı onların kalplerinde hasret sebebi kıldı.. ...sümme tüveffâ küllü nefsin mâ kesebet ve hüm lâ yüzlemun 3/161 Sonra, herkese kazandığının karşılığı ödenir ve asla zulmedilmez!.. Ve lâ tahsebennel'leziyne kutilû fiy sebiylillâhi emvâta, bel ahyâun inde rabbihim yurzekun. 3/169 Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanma sakın!.. Hakikatte onlar rabları katında diridirler, Cennet meyvelerinden rızıklanmaktadırlar. Ve hâfûni in küntüm mü'minin. 3/175 Benden korkun, eğer mü'mim iseniz!.. Ve lâ yahzünkelleziyne yusâriûne fiylküfri innehüm len yedurrullâhe şey'en yuriydullâhu ellâ yec'ale lehüm hazzen fiyl'âhireh... 3/176 Küfre koşanlar seni mahzun etmesin. Çünkü onlar Allah'a hiç bir zarar veremezler. Allah, onlara ahirette bir nasip vermemeyi dilemiştir. Lekad semi'allahu kavlelleziyne kâlû innallâhe fakîyrun ve nahnu ağniyâ', senektübü mâ kâlû ve katlehümül enbiyâe biğayri hakkın ve nekûlü zûkû azabel hariyk. 3/181 "Gerçekten Allah fakir, biz ise zenginiz." diyenlerin sözünü Allah işitmiştir. Dedikleri bu sözü ve haksız yere peygamberleri öldürdüklerini yazacağız ve "tadın yakıcı azabı!.."diyeceğiz... Zâlike bimâ kaddemet eydîyküm ve ennallâhe leyse bi zallâmin lil'abiyd. 3/182 Bu, sizin elleriniz ile kazandığınızın karşılığıdır. Yoksa, Allah kullarına zulüm edici değildir. Küllü nefsin zâikatü'lmevt!. ve melhayâtüd'dünyâ illâ metâul ğurûr 3/185 Her nefs ölümü tadacaktır. Ve bu dünya hayatı ise ancak aldatıcı şeylerdir. Letüblevünne fiy emvâliküm ve enfusiküm ve letesmeunne minelleziyne ûtülkitâbe min kabliküm ve minellezîyne eşrekû ezen kesîyren ve in tasbirû ve tettekû feinne zâlike min azmil umur. 3/186 Mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok ağır sözler işiteceksiniz. Eğer bunda sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, işlerin en değerlisidir. Felâ ve rabbike lâ yu'minûne hattâ yuhakkimûke fiyma şecere beynehüm sümme lâ yecidû fiy enfüsihim harecen mimmâ kadayte ve yusellimû teslîma. Aralarında çıkan olayda seni hakem yapıp da verdiğin hükme, yürekleri burukluk duymadan teslim olmadıkça, Rabb-in hakkı için, onlar iman etmiş olmazlar. .... yeşrûnel hayâted dünyâ bil'ahireh.... 4/74 Dünya hayatını vererek, ahireti satın alanlar.. ... vec'al lenâ min ledünke veliyyen vec'al lenâ min ledünke nasîyra 4/75 Bize indinden bir Dost ve indinden bir Yardımcı kıl... Elem tere ilellezîyne kîyle lehum küffû eydiyeküm ve ekiymussalâte ve âtüzzekât, felemmâ kutibe aleyhimül kıtâlü izâ ferîykun minhüm yahşevnen nâse kehaşyetillâhi ev eşedde haşyeh, ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynel kitâle levlâ ehhartenâ ilâ ecelin kariyb, kul metâud'dünya kaliyl, vel'âhiretü hayrun limenittekâ ve lâ tuzlemûne fetîyla. 4/77 Görmez misin şunları ki, onlara " Ellerinizi çekiniz ve namazı kılıp zekât veriniz" muharebe farz kılındığında içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah'tan korktukları gibi hatta daha fazla korktular. Ve, "Rabbimiz, savaşı niçin bize takdir ettin?. Ecelimizi ertelesen olmaz mıydı?. " dediler.. Deki"Dünyanın faydası azdır, sakınanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size bir kıl payı kadar zulmedilmez!.." Ve in tusibhüm hasenetün yekûlü hâzihi min indillahi, ve in tusibhüm seyyietün yekûlû hâzihî min indike, Kul küllün min indillah4/78 Eğer, onlara bir hayır isabet ederse, "Bu, Allah'tandır" derler... Eğer onlara bir şer isabet ederse, "Bu sen'dendir" derler... De ki Hepsi Allah'tandır. Mâ esâbeke min hasenetin feminallâhi ve mâ esâbeke min seyyietin femin nefsik.... 4/79 Sana gelen iyilik, Allah'tandır.. Sana isabet eden kötülük ise, nefsin dendir!.. Efelâ yeteddeberûnel kur'an.... 4/82 Kur'anı gereği gibi düşünmezler mi? .... eturîydûne en tehdû men edallellah ve men yudlilillâhü felen tecide lehû sebîyla. 4/88 Allah'ın saptırdığını doğru yola mı getirmek istiyorsunuz?.. Allah'ın saptırdığını hidayete yol yoktur!.. Feizâ kadaytümüs salâte fezkurallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbiküm.... 4/103 ........Allah'ı, ayakta, otururken ve yanlarınız üzere yatarken zikredin!.. Ve men yeksib ismen feinnemâ yeksibuhu alâ nefsih.... 4/111 Günah kazanan onu kendi nefsi aleyhine kazanır. .... ve enzelallâhu aleykel kitâbe vel hikmete ve allemeke ma l e m tekün ta'lem ve kâne fadlullâhi aleyke azîyma. 4/113 Allah, sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi ve bilmediğin şeyleri öğretti. Allah'ın fazl'ı senin üzerine çok büyüktür. innallâhe la yağfiru en yuşreke bihî, ve yağfiru mâ dûne zâlike limen yeşâ'.... 4/116 Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz!.. Bundan başkasını dilediğine bağışlar.. İn yed'ûne min dûnihî illâ inâsâ, ve in yed'ûne illâ şeytânen merîyden. 4/117 Şirk ehli, Allah'ı bırakıp bir takım dişi tanrılardan isterler ve onlar ancak inatçı şeytandan istekte bulunurlar. Leanehullah, ve kâle leettehizenne min ibâdike nasîyben mefrûdan. 4/118 Allah ona lanet etti.. O da dedi ki "Kullarından belli bir kısmını alacağım. Ve le udillennehüm ve le ümenniyennehüm ve le âmürennehüm fele yübettikünne âzânelen'âmi ve le âmürennehüm fele yuğayyirunne halkallah ve men yettehizeş şeytâne veliyyen min dûnillahi fekad hasire husrânen mübînâ 4/119 Boş umutlara, varsayımlara boğacağım. Onlara hükmedeceğim de, davarların kulaklarını kesip yaracaklar. Onlara elbette hükmedeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler. 01/01/2002 181 Ve le kad halaknel insane Selam! Bismillahirrahmanirrahim 16. Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid 17. İz yetelekkal mutelekkıyani anil yemini ve aniş şimali kaıyd 18. Ma yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakıybun atid 19. Ve caet sekratul mevti bil hakk zalike ma kunte minhu tehıyd 20. Ve nufiha fis sur zalike yevmul veıyd 21. Ve caet kullu nefsim meaha saikuv ve şehid 22. Le kad kunte fi ğafletim min haza fe keşefna anke ğıtaeke fe besarukel yevme hadid 23. Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid 24. Elkıya gı cehenneme kulle keffarin anid 25. Mennaıl lil hayri mu'teim murib 26. Ellezi ceale meallahi ilahen ahar fe elkiyahu fil azabiş şedid 27. Kale karinuhu rabbena ma atğaytuhu ve lakin kane fi dalalim beıyd 28. Kale la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veıyd 29. Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma enen bi zallamil lil abid 30. Yevme nekulu li cehenneme helimtele'ti ve tekulu hel mim mezid 31. Ve uzlifetil cennetu lil muttekıyne ğayra beıyd 32. Haza ma tuadune li kulli evvabin hafıyz 33. Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim munib 34. Udhuluha bi selam zalike yevmul hulud 35. Lehum ma yeşaune fiha ve ledeyna mezid Sadakallah! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Kaf suresi Shaykh Salman Ali'Utaybi 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 16. Yemin olsun ki, insanı biz yarattık. Nefsinin ona neler fısıldadığını da biz biiriz. Biz ona, şah damarından daha yakınız. 17. Sağında ve solunda oturmuş iki görevli, kayıt yapmaktadır. 18. Bir söz sarfetmeye dursun, yanındaki gözcü hemen zaptediverir. 19. Ölüm sarhoşluğu hak olarak geldi. İşte bu, senin kaçıp durduğun şeydir. 20. Ve sûra üflendi. İşte bu, geleceği vaat edilen gündür. 21. Her benlik, yanında bir güdücü, bir de tanık olduğu halde gelir. 22. Yemin olsun, sen bundan gaflet içindeydin. Ama perdeni üstünden kaldırıverdik. Bugün gözün keskin mi keskin. 23. Yoldaşı şöyle der "İşte yanımdaki, hazır!" 24. Siz, ikiniz! Tüm nankörleri, inatçıları cehenneme atın! 25. Durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi... 26. O ki, Allah'ın yanına başka bir ilah koydu. Artık atın onu, o şiddetli azabın içine! 27. Yoldaşı dedi ki "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi." 28. Allah buyurdu "Huzurumda çekişmeyin! Ben size uyarıyı çok önceden göndermiştim." 29. "Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara asla zulmetmem." 30. O gün cehenneme "Doldun mu?" deriz. O ise "Daha yok mu?" der. 31. Ve cennet, takva sahiplerine yaklaştırılmıştır; hiç uzak değildir. 32. İşte size vaat edilen budur. Allah'a sürekli yönelen, korunması gerekeni koruyan herkese... 33. Görmediği halde Rahman'dan ürperen ve Allah'a yönelik bir kalp getiren herkese... 34. Esenlikle girin oraya! Sonsuzlaşma günüdür bu. 35. Orada onlar için istedikleri her şey var. Katımızda ise dahası da var. SADAKALLAH! 182 Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala Selam! Bismillahirrahmanirrahim 53. Kul ya ıbadiyellezıne esrafu ala enfüsihim la taknetu mir rahmetillah innellahe yağfiruz zünube cemıa innehu hüvel ğafurur rahıym 54. Ve enıbu ila rabbiküm ve eslimu lehu min kabli ey yetiyekümül azabü sümme la tünsarun 55. Vettebiu ahsene ma ünzile ileyküm mir rabbiküm min kabli ey ye'tiyekümül azabü bağtetev ve entüm la teş'urun 56. En tekule nefsüy ya hasrata ala ma ferrattü fı cembillahi ve in küntü le mines sahırın 57. Ev tekule lev ennellahe hedani leküntü minel müttekıyn 58. Ev tekule hıyne teral azabe lev enne lı kerraten fe ekune minel muhsinın 59. Bela kad caetke ayatı fe kezzebte biha vestekberte ve künte minel kafirın 60. Ve yevmel kıyameti terallezıne kezebu alellahi vücuhühüm müsveddeh e leyse fı cehenneme mesvel lil mütekebbirın 61. Ve yüneccillahüllezınettekav bi mefazetihim la yemessühümüs suü ve la hüm yahzenun Sadakallah! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Zumer suresi Adel Kalbani 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 53. De ki "Ey öz benlikleri aleyhine sınırı aşan/aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Allah, günahları tümden affeder. Çünkü O, mutlak Gafûr, mutlak Rahîm'dir. 54. Azap yakanıza yapışmadan Rabbinize dönüp O'na teslim olun! Sonra size yardım edilmez. 55. Farkında olmadığınız bir sırada, azap ansızın karşınıza çıkmadan önce size Rabbinizden indirilenin en güzeline uyun! 56. Benlik şöyle diyecektir o zaman "Allah'a karşı aşırı gitmem yüzünden başıma gelenlere bak! Alay edip duranlardan biriydim doğrusu!..." 57. Yahut şöyle diyecektir "Allah bana kılavuzluk etseydi elbette ben de korunanlardan olurdum." 58. Azabı gördüğünde şöyle de konuşacaktır "Bana bir kez daha imkân verilseydi de güzel düşünüp güzel davrananlardan olsaydım!" 59. Hayır, olamaz! Ayetlerim sana geldi de onları hemen yalanlayıverdin; büyüklük tasladın ve kâfirlerden oldun. 60. Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün. Kibirliler için cehennemde bir barınak mı yok! 61. Korunup sakınanları Allah, kendi başarıları yüzünden kurtarır. Ne kötülük dokunur onlara ne de kederlenirler. SADAKALLAH! 183 Cumanin Asr'lari Selam! Bismillahirrahmanirrahim 138. Haza beyanül linnasi ve hüdev ve mev'ızatül lil müttekıyn 139. Ve la tehinu ve la tahzenu ve entümül a'levne in küntüm mü'minın 140. İy yemsesküm karhun fe kad messel kavme karhum mislüh* ve tilkel eyyamü nüdavilüha beynen nas* ve li ya'lemellahüllezıne amenu ve yettehıze minküm şüheda'* vallahü la yühıbbüz zalimın 141. Ve li yümehhısallahüllezıne amenu ve yemhakal kafirın 142. Em hasibtüm en tedhulül cennete ve lemma ya'lemillahüllezıne cahedu minküm ve ya'lemes sabirın 143. Ve le kad küntüm temennevnel mevte min kabli en telkavhü fe kad raeytümuhü ve entüm tenzurun 144. Ve ma muhammedün illa rasul* kad halet min kablihir rusül* e fe im mate ev kutilenkalebtüm ala a'kabiküm* ve mey yenkalib ala akıbeyhi fe ley yedurrallahe şey'a* ve seyeczillahüş şakirın Sadakallah! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Ali Imran suresi Adel Kalbani 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 138. Bu, insanlara bir açıklama, korunup sakınanlara da bir öğüt ve kılavuzdur. 139. Gevşemeyin, tasalanmayın. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz. 140. Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez. 141. Tüm bunlar, Allah iman edenleri iyice seçip arındırsın ve küfre sapanları mahvetsin diyedir. 142. Yoksa siz, Allah içinizden uğraşıp didinenleri seçmeden, sabredenleri seçmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? 143. Yemin olsun ki siz, onunla karşılaşmadan önce ölümü arzuluyordunuz. İşte gördünüz onu ve bakıp duruyorsunuz. 144. Muhammed bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçeleriniz üzerine gerisin geri mi döneceksiniz! İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir. SADAKALLAH! 184 Ve lillahi mülküs semavati vel ard Selam! Bismillahirrahmanirrahim 27. Ve lillahi mülküs semavati vel ard ve yevme tekumüs saatü yevmeiziy yahserul mübtılun 28. Ve tera külle ümmetin casiyeten küllü ümmetin tüd'a ila kitabiha elyevme tüczevne ma küntüm ta'melun 29. Haza kitabuna yentıku aleyküm bil hakk inna künna nestensihu ma küntüm ta'melun 30. Fe emmelzıne amenu ve amilus salihati fe yüdhılühüm rabbühüm fı rametih zalike hüvel fevzül mübın 31. Ve emmellezıne keferu e fe lem tekün ayatı tütla aleyküm festekbertüm ve küntüm kavmen mücrimın 32. Ve iza kıyle inne va'dellahi hakkuv ves saatü la raybe fıha kultüm ma nedrı mes saatü in nezunnü illa zannev ve ma nahnü bi müsteykının 33. Ve beda lehüm seyyiatü ma amilu ve haka bihim ma kanu bihı yestehziun 34. Ve kıylel yevme nensaküm kema nesıtüm likae yevmiküm haza ve me'vakümün naru ve ma leküm min nasırın 35. Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüvev ve ğarratkümül hayatüd dünya felyevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta'tebun 36. Fe lillahil hamdü rabbis semavati ve rabbil erdı rabbil alemın 37. Ve lehül kibriyaü fis semavati vel erdı ve hüvel azızül hakım Sadakallah! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Ali Imran suresi Adel Kalbani 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 27. Göklerin ve yerin mülkü/saltanatı Allah'ındır. Kıyamet kopunca, işte o gün, gerçekleri hükümsüz kılanlar hüsrana uğrayacaklardır. 28. O gün tüm ümmetleri, toplanıp diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına davet edilir. Bugün, yapıp-ettiklerinizin karşılığıyla yüzyüze getirileceksiniz. 29. Bu bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapıp-ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk/yaptıklarınızı kaydediyorduk. 30. İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanların durumu şu Rableri onları rahmetine sokacaktır. İşte açık zafer budur. 31. İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?" 32. Hani, size, "Hiç kuşkusuz, Allah'ın vaadi haktır, kıyamet saatinde de şüphe yoktur" dendiğinde, siz şöyle demiştiniz "Saat nedir, bilmiyoruz. Sadece bir şeyler var sanıyoruz; kesin bir bilgimiz olmadığı için inanmıyoruz." 33. Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir. 34. Şöyle denilir "Unutuyoruz sizi bugün! Tıpkı sizin, bugününüze kavuşmayı unuttuğunuz gibi. İşte böyle! Sığınağınız ateştir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır." 35. Bunun sebebi şudur "Siz, Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yaptınız, dünya hayatı sizi aldattı/gurura itti. Bugün ateşten çıkarılmayacaklar, özür dilemeleri de kabul edilmeyecek." 36. Hamt; göklerin Rabbi, yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah'adır! 37. Göklerde ve yerde ululuk/büyüklük O'nundur! Azîz'dir O, Hakîm'dir. SADAKALLAH! 185 Allahü nurus semavati vel ard Selam! Bismillahirrahmanirrahim 35. Allahü nurus semavati vel ard meselü nurihı ke mişkatin fıha mısbah elmisbahu fı zücaceh ezzücacetü ke enneha kevkebün dürriyyüy yukadü min şeceratim mübaraketin zeytunetil la şerkıyyetiv ve la ğarbiyyetiy yekadü zeytüha yüdıy'ü ve lev lem temseshü nar nurun ala nur yehdillahü li nurihı mey yeşa' ve yadribüllahül emsale lin nas vallahü bi külli şey'in alım 36. Fı büyutin ezinellahü en türfea ve yüzkera fıhesmühu yüsebbihu lehu fıha bil ğudüvvi vel asal 37. Ricalül la tülhıhim ticaratüv ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salit ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar 38. Li yecziyehümüllahü ahsene ma amilu ve yezıdehüm min fadlih vallahü yerzüku mey yeşaü bi ğayri hısab SADAKALLAH! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Nur suresinin 35-38. ayetlerini Qari Abdur Rahman Al-Ossi Hoca 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 35. Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah herşeyi bilmektedir. 36. Kandil, Allah'ın yükseltilmesine ve içinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Orada sabah-akşam O'nu tespih eder. 37. Öyle erler vardır ki, bir ticaret de bir alış-veriş de onları Allah'ın zikrinden/Kur'an'ından, namazı/duayı yerine getirmekten, zekât vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerle gözlerin döneceği/yer değiştireceği günden korkarlar. 38. Ki Allah kendilerine, yapıp işlediklerinin en güzelini versin ve lütfundan onlara artışlar sağlasın. Allah dilediğini hesapsızca rızıklandırır. SADAKALLAH! 186 Yesebbihu lillahi ma fiyssemavati Selam! Bismillahirrahmanirrahim 1. Yesebbihu lillahi ma fiyssemavati ve ma fiyl'ardıl elmelikilkuddusil-'aziyzilhakiymi. 2. Huvelleziy be'ase fiyl'ummiyyiyne resulen minhum yetlu 'aleyhim ayatihi ve yuzekkiyhim ve yu'allimuhumulkitabe velhıkmete ve inkanu min kablu lefiy dalalin mubiynin. 3. Ve ahariyne minhum lemma yelhaku bihim ve huvel'aziyzulhakiymu. 4. Zalike fadlullahi yu'tiyhi men yeşa'u vallahu zulfadlil'azıymi. 5. Meselulleziyne hummiluttevrate summe lem yahmiluha kemeselilhımari yahmilu esfaren bi'se meselulkavmilleziyne kezzebu biayatillahi vallahu la yehdiylkavmezzalimiyne. 6. Kul ya eyyuhelleziyne hadu in ze'amtum ennekum evliyau lillahi min duninnasi fetemennevulmevte in kuntum sadikıyne. 7. Ve la yetemennevnehu ebeden bima kaddemet eydiyhim vallahu 'aliymun bizzalimiyne. 8. Kul innelmevtelleziy tefirrune minhu feinnehu mulakıykum summe tureddune ila 'alimilğaybi veşşehadeti feyunebiiukum bima kuntum ta'melune. 9. Ya eyyuhelleziyne amenu iza nudiye lissalati min yevmilcumu'ati fes'av ila zikrillahi ve zerulbey'a zalikum hayrun lekum in kuntum ta'lemune. 10. Feiza kudıyetissalatu fenteşiru fiyl'ardı vebteğu min fadlillahi vezkurullahe kesiyren le'allekum tuflihune. 11. Ve iza reev ticareten ev lehveninfaddu ileyha ve terekuke kaimen kul ma 'ındallahi hayrun millehvi ve minetticareti vallahu hayrurrazikıyne. SADAKALLAH! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Cuma suresinin ayetlerini Qari Abdur Rahman Al-Ossi Hoca 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 1. Göklerdekiler ve yerdekiler o Melik, o Kuddûs, o Azîz, o Hakîm Allah'ı tespih ediyor. 2. O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi. 3. O resulü, ümmîlerden olup da henüz onlara katılmamış bulunan başka kimselere de gönderdi. O'dur Azîz, O'dur Hakîm. 4. İşte bu, Allah'ın lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, büyük lütfun sahibidir. 5. Sırtlarına Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap parçaları taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Allah, zulme sapmış bir topluluğu doğruya ve güzele ulaştırmaz. 6. De ki "Ey Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu sanıyorsanız, buna gerçekten inanıyorsanız, hadi ölümü isteyin!" 7. Ama onlar, ellerinin üretip önden gönderdikleri yüzünden ölümü asla temenni edemezler. Allah, zalimleri bilmektedir. 8. Şunu da söyle "O kaçmakta olduğunuz ölüm, işte o, size mutlaka ulaşacaktır. Sonra, görülmeyeni de görüleni de bilene döndürüleceksiniz. O, size yapıp etmiş olduklarınızı haber verecektir." 9. Ey inananlar! Cuma günü, namaz/dua için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. 10. Namaz/dua yerine getirilince hemen yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan nasibinizi arayın! Allah'ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz. 11. Bir ticaret yahut oyun-eğlence görür görmez, dağılıp ona yöneldiler de seni ayaküstü bıraktılar. Onlara de ki "Allah katında bulunan, eğlenceden de ticaretten de hayırlıdır! Ve Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır." SADAKALLAH! 187 Nahnu halaknakum felevla tusaddikune. Selam! Bismillahirrahmanirrahim 57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune. 58. Efereeytum ma tumnune. 59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune. 60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne. 61. 'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune. 62. Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune. 63. Efereeytum ma tahrusune. 64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une. 65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune. 66. İnna lemuğremune. 67. Bel nahnu mahrumune. 68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune. 69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune. 70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune. 71. Efereeytumunnarelletiy turune. 72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune. 73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne. 74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi. 75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi. 76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun. 77. İnnehu lekur'anun keriymun. 78. Fiy kitamin meknunin. 79. Lya yemessuhu illelmutahherune. 80. Tenziylun min rabbil'alemiyne. 81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune. 82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune. 83. Felevla iza beleğatilhulkume. 84. Ve entum hıyneizin tenzurune. 85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune. 86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne. 87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne. 88. Feemma in kane minelmukarrebiyne. 89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin. 90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni. 91. Feselamun leke min ashabilyemiyni. 92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne. 93. Fenuzulun min hamiymin. 94. Ve tasliyetu cahıymin. 95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni. 96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi. SADAKALLAH! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Vakia suresinin 57-93. ayetlerini Sheikh Salman Al-Utaybi Hoca 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 57. Sizi biz yarattık, biz! Tasdik etseydiniz olmaz mıydı? 58. Akıttığınız meniyi gördünüz mü? 59. Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa yaratıcılar bizler miyiz? 60. Ölümü aranızda biz takdir ettik. Biz önüne geçilecekler değiliz. 61. Yerinize diğer benzerlerinizi getireceğiz ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden oluşturacağız. 62. Yemin olsun, ilk yaratışı/yaratılışı bildiniz. Peki düşünüp ibret alsanız olmaz mı? 63. Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü? 64. Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa bitirenler bizler miyiz? 65. Dileseydik, onu kuru bir çöp haline getirirdik de başlardınız şu şekilde gevelemeye 66. "Vallahi, kayba uğrayıp borçlandık." 67. "Doğrusu mahrum bırakıldık biz." 68. Şu içmekte olduğunuz suya baktınız mı? 69. Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indirenler bizler miyiz? 70. Dileseydik, onu tuzlu yapıverirdik. Peki şükretmeniz gerekmez mi? 71. Çakıp çakıp çıkardığınız o ateşi gördünüz mü? 72. Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratıp oluşturan bizler miyiz? 73. Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık. 74. O halde o yüce Rabbinin adını tespih et! 75. İş onların sandığı gibi değil! Yıldızların doğup batma, kayıp düşme noktalarına yemin ediyorum. 76. Ve eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir bu. 77. O, kesinlikle şerefli bir Kur'an'dır. 78. Titizlikle saklanan bir Kitap'tadır. 79. Ona, arındırılmışlardan başkası dokunmaz. 80. Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. 81. Şimdi siz, bu sözü mü kirletip küçümseyeceksiniz/bu sözle mi alttan alıp gevşek davranacaksınız/bu sözle mi yağcılık edeceksiniz? 82. Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz? 83. Ya o canın boğaza gelip dayandığı zaman! 84. İşte o zaman siz bakakalırsınız! 85. Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz. 86. Madem ceza görmeyecek kişilersiniz, 87. Eğer doğru sözlülerseniz, onu geri çevirsenize. 88. Eğer o, yaklaştırılanlardan ise; 89. Rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle dolu cennet var ona. 90. Eğer kutlu, uğurlu kişilerdense, 91. "Selam sana kutlu ve uğurlu kişilerden!" denir ona. 92. Eğer yalanlayan sapıklardansa; 93. Kaynar sudan bir ziyafet, 94. Ve cehenneme salıverilme var ona. 95. İşte budur, o tartışmasız, o kesin gerçek! 96. Artık, o yüce Rabbinin adını tespih et! SADAKALLAH! 188 İnne lilmuttekıyne mefazen. Selam! Bismillahirrahmanirrahim 31. İnne lilmuttekıyne mefazen. 32. Hadaika ve a'naben. 33. Ve keva'ıbe etraben. 34. Ve ke'sen dihakan. 35. La yesme'une fiyha lağven ve la kizzaben. 36. Cezaen min rabbike 'ataen hısaben. 37. Rabbissemavati vel'ardı ve ma beynehumerrahmani la yemlikune minhu hıtaben. 38. Yevme yekumurruhu velmelaiketu saffen la yetekellemune illa men ezine lehurrahmanu ve kale savaben. 39. Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben. 40. İnna enzernakum 'azaben kariyben yevme yenzurulmer'u ma kaddemet yedahu ve yekululkafiru ya leyteniy kuntu turaben. SADAKALLAH! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Nebe suresinin 31-40. ayetlerini Qari Abdur Rahman Al-Ossi Hoca 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 31. Takva sahipleri için bir kurtuluş ve bir zafer vardır. 32. Sulak bahçeler, bağlar, üzümler, 33. Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar, 34. Dopdolu kadehler vardır. 35. Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan. 36. Rabbinden bir ödül, tam kıvamında bir bağış. 37. Göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir O! Rahman'dır. O'nun huzurunda söze cüret edemezler. 38. O gün, Rûh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman'ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler. 39. İşte budur hak olan gün! Artık dileyen, Rabbine varacak bir yol tutsun! 40. Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Bir gündedir ki o, kişi kendi ellerinin önden gönderdiğine bakar ve küfre sapan şöyle der "Keşke toprak olsaydım!" SADAKALLAH! 189 Velleyli iza yağşa. Selam! Bismillahirrahmanirrahim 1. Velleyli iza yağşa. 2. Vennehari iza tecella. 3. Ve ma halekazzekere vel'ünsa. 4. İnne sa'yeküm leşetta. 5. Feemma men a'ta vetteka. 6. Ve saddeka bilhusna. 7. Fesenüyessirühu lilyüsra. 8. Ve emma men bahıle vestağna. 9. Ve kezzebe bilhusna. 10. Fesenüyessirühu lil'usra. 11. Ve ma yuğniy 'anhü malühu iza teredda. 12. İnne 'aleyna lelhüda. 13. Ve inne lena lel'ahırete vel'ula. 14. Feenzertüküm naren telezza. 15. La yaslaha illel'eşka 16. Elleziy kezzebe ve tevella. 17. Ve seyücennebühel'etka. 18. Elleziy yü'tiy malehu yetezekka. 19. Ve ma liehadin 'ındehu min nı'metin tücza. 20. İllebtiğae vechi rabbihil'a'la. 21. Ve lesevfe yerda. SADAKALLAH! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Leyl suresinin ayetlerini Qari Abdur Rahman Al-Ossi Hoca 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 1. Yemin olsun bürüyüp örttüğü zaman geceye, 2. Ve parıldadığı zaman gündüze, 3. Yemin olsun erkeği de dişiyi de yaratana, 4. Ki sizin emek ve gayretiniz mutlaka dağınık ve parça parçadır. 5. Kim verir ve sakınırsa, 6. Ve güzeli doğrularsa, 7. Biz ona, en kolay olanı kolaylayacağız. 8. Ama kim cimriliğe sapar ve kendisini tüm ihtiyaçların üstünde görür, 9. Ve güzelliği yalanlarsa, 10. Biz onu, en zor olana sevk edeceğiz. 11. Aşağı yuvarlandığında malı onu kurtarmayacaktır. 12. Yemin olsun, doğruya ve güzele kılavuzlamak sadece bizim işimizdir. 13. Sonrası da öncesi de sadece bizimdir. 14. Ben sizi, köpürerek yanan bir ateşe karşı uyardım. 15. Şiddete çok düşkün bedbahttan başkası girmez ona. 16. Yalanlamış, sırtını dönmüştü o. 17. İyice sakınan da ondan uzak tutulur. 18. O ki, temizlenip arınsın diye malını verir. 19. Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur. 20. Yüceler yücesi Rabbinin yüzünü özleyip istemek için veren hariç. 21. Yakında mutlaka hoşnut olacaktır. SADAKALLAH! 190 Kad eflehal mü'minun Selam! Bismillahirrahmanirrahim 1. Kad eflehal mü'minun 2. Ellezıne hüm fı salatihim haşiun 3. Vellezıne hüm anil lağvi mu'ridun 4. Vellezıne hüm liz zekati faılun 5. Vellezıne hüm li fürucihim hafizun 6. İlla ala ezvacihim ev ma meleket eymanühüm fe innehüm ğayru melumın 7. Fe menibteğa verae zalike fe ülaike hümül adun 8. Vellezıne hüm li emanatihim ve ahdihim raun 9. Vellezıne hüm ala salevatihim yühafizun 10. Ülaike hümül varisun 11. Ellezıne yerisunel firdevs hüm fıha halidun SADAKALLAH! Musluman Cuma gunun hayirlara vesile olsun! Muminun suresinin Qari Abdur Rahman Al-Ossi Hoca 'dan dinleyelim. Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla... 1. Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler. 2. Namazlarında/dualarında huşû sahipleridir onlar. 3. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar. 4. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar. 5. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. 6. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar. 7. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır. 8. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır. 9. Namazlarını/dualarını korumaya devam ederler onlar. 10. İşte bunlardır mirasçı olanlar; 11. Ki, Firdevs cennetine mirasçı olurlar, onda sürekli kalırlar. SADAKALLAH! Abdulbaki Golpınarli Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce nice peygamberler geldi geçti. Ölürse, yahut öldürülürse gerisin-geriye mi döneceksiniz? Kim dönerse bilsin ki Allah´a hiçbir sûretle zarar vermez ve Allah şükredenlerin karşılığını yakında verecektir. Adem Uğur Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye eski dininize mi döneceksiniz? Kim böyle geri dönerse, Allah´a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. Ali Bulaç Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah´a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. Ali Fikri Yavuz Hazreti Muhammed ancak bir Peygamberdir. Ondan önce bir çok peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse siz ardınıza dönüverecek misiniz dininizden dönecek veya savaştan kaçacak mısınız? Kim ardına dönerse, elbette Allah’a hiç bir şeyle zarar verecek değil, fakat şükredip sabredenlere Allah muhakkak mükâfat verecektir. Bekir Sadak Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan once de peygamberler gecmisti. Olur veya oldurulurse geriye mi doneceksiniz? Geriye donen, Allah´a hicbir zarar vermez. Allah sukredenlerin mukafatini verecektir. Celal Yıldırım Muhammed de ancak bir peygamberdir. Ondan önce bir nice peygamberler gelip geçti. Eğer O ölür ya da öldürülürse, ökçeleriniz üzerine gerisin geriye mi döneceksiniz ? Kim geriye dönecek olursa, Allah´a elbette hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır. Diyanet Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah`a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir. Diyanet vakfı Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye eski dininize mi döneceksiniz? Kim böyle geri dönerse, Allah´a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır. Edip Yüksel Muhammed sadece bir elçidir ve ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Ölür yahut öldürülürse geriye mi döneceksiniz. Dönekler ALLAH`a hiç bir zarar veremez. ALLAH şükredenleri ödüllendirecektir Elmalılı Hamdi Yazır Muhammed de ancak bir Resuldür ondan evvel Resuller hep geldi geçti, şimdi o ölür veya katledilirse siz ardınıza dönüverecek misiniz? Her kim ardına dönerse elbette Allaha bir zarar edecek değil, fakat şükredenlere Allah yarın mükâfat verecek Elmalılı Hamdi Yazır sadeleştirilmiş Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye eski dininize mi döneceksiniz? Kim böyle geri dönerse, Allah´a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah şükredenleri mükafatlandıracaktır. Fizilal-il Kuran Muhammed sadece bir peygamberdir. Ondan önce daha nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi eğer o ölür ya da öldürülürse topuklarınız üzerinde geri mi döneceksiniz? Kim iki topuğu üzerinde geri dönerse bilsin ki, Allah´a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenleri ödüllendirecektir. Gültekin Onan Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde geriye mi döneceksiniz kalebtüm? İki topuğu üzerinde geri dönen yenkalib kimse Tanrı´ya kesinlikle zarar veremez. Tanrı, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. Hasan Basri Çantay Muhammed bir peygamberden başka bir şey değildir. Ondan evvel daha nice peygamberler gelib geçmişdir. Şimdi o, ölür yahud öldürülürse ökçelerinizin üstünde gerisin geri mi döneceksiniz? Kim böyle iki ökçesi üzerinde ardına dönerse elbette Allaha hiç bir şeyle zarar yapmış olmaz. Allah şükür ve sebat edenlere mükâfat verecekdir. İbni Kesir Muhammed; sadece bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o, ölür veya öldürülürse; geriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse; Allah´a hiç bir zarar vermez. Allah, şükredenlerin mükafatını verecektir. İskender Ali Mihr Ve Muhammed sadece bir Resul´dür. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Şimdi O, öldü veya öldürüldü ise, siz topuklarınız üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim topukları üzerinde geriye dönerse, bundan sonra Allah´a, asla hiçbir şeyle zarar veremez. Ve Allah, şâkirleri şükredenleri yakında mükâfatlandıracaktır. Türkçe Alfabeli̇ Arapça Ve ma muhammedün illa rasul* kad halet min kablihir rusül* e fe im mate ev kutilenkalebtüm ala a´kabiküm* ve mey yenkalib ala akıbeyhi fe ley yedurrallahe şey´a* ve seyeczillahüş şakirın Muhammed Esed Muhammed yalnızca bir elçidir; ondan önce de başka elçiler gelip geçtiler Öyleyse, o ölür yahut öldürülürse, topuklarınız üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz? Ama, topukları üzerinde gerisin geri dönen kişi hiçbir şekilde Allah´a zarar veremez. -halbuki Allah, Kendisine şükreden herkesin karşılığını Türkçe Muhammet Abay vemâ müḥammedün illâ rasûl. ḳad ḫalet min ḳablihi-rrusül. efeim mâte ev ḳutile-nḳalebtüm `alâ a`ḳâbiküm. vemey yenḳalib `alâ `aḳibeyhi feley yeḍurra-llâhe şey`â. veseyeczi-llâhü-şşâkirîn. Ömer Nasuhi Bilmen Ve Muhammed de ancak bir peygamberdir. Ondan evvel de peygamberler gelip geçmiştir. Eğer o ölse veya öldürülse siz gerisin geriye mi dönüvereceksiniz? Ve her kim gerisin geriye dönerse elbette Allah Teâlâ´ya hiç bir zarar vermiş olamaz. Ve Allah Teâlâ şükredenlere mükâfaat verecektir. Şaban Piriş Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de, elçiler gelip geçmiştir. Öyleyse şimdi, O, ölür veya öldürülürse topuklarınızın üstünde geri mi döneceksiniz? Kim topukları üzerinde geri dönerse, Allah’a hiç bir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri mükafatlandıracaktır. Suat Yıldırım Muhammed, sadece resuldür, elçidir. Nitekim ondan önce de nice resuller gelip geçmiştir. Şayet o ölür veya öldürülürse, Siz hemen gerisin geriye dinden mi döneceksiniz? Kim geri döner, dinden çıkarsa, bilsin ki Allah’a asla zarar veremez. Ama Allah hidâyetin kadrini bilip şükredenleri bol bol mükâfatlandıracaktır. Süleyman Ateş Muhammed, sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse, Allah´a hiçbir ziyan veremez. Allâh, şükredenleri mükâfâtlandıracaktır. Yaşar Nuri Öztürk Muhammed bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçeleriniz üzerine gerisin geri mi döneceksiniz! İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah´a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir. بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ El Hamid Tüm hamd ve övgülerinin tek ve mutlak merci Övülmekde eşsiz ve benzersiz olan Tüm eşsiz ve benzersiz övgüleri fazlasıyla hak edendir Her şeyi en güzel yapan zatı Tüm esmaları ve fiilleri en güzel yapan Bütün iyilik ve güzelliklerle övülen, sayısız nimet ve lütufların hamd edilen Allah” anlamına sahibi Allah'ın zatı, hem de sıfatlarına yönelik gösterilen fiildir. Allah'ın sonsuz ilim, sonsuz kudret, sonsuz büyüklük ve sonsuz yücelik gibi. özelliklerin tümü her işini mükemmel yapan zatını ve yaptıklarından dolayı O'nu övgüye değer, sıfatlara sahip olduğunu kanıtlayan tabiatta ve manevi nimetler ,muhteşem eserleri ile 'hamd/övgüler sadece Allah'a aittir demektir . Hamd nimetin Allah'dan geldiğini itiraf etmek,O nimete Allah’tan başkasını ortak koşmamaktır O'nun her yaptığını güzel yapanın Allah'ın övdüğü O'na layıkıyla güzel ameller yaptığı davete icabet edip en kullarından olmak Övgü anlamına gelen kelimeler Medih, Hamd, Şükür'dür Üç çeşit övgü vardır. Birincisi, kişiyi kendi katkısı olmayan bir şeyden dolayı övmektir. Boyu uzun, zeki, iyi bir aileye mensup sözleri gibi buna medih denir. İkincisi, iyi bir şey yaptığı için övme Misal Güzel yemek yapar, arkadaşlığı iyidir gibi sözler buna girer. Övgünün bu türüne hamd denir. Üçüncüsü, eline geçen bir iyilikten dolayı övmektir. Bana güzel bir yemek ikram etti demek gibi. Buna da şükür denir. El-hamdu’nun başındaki el takısı cins içindir, kelimeye, yaptığı her şeyi eşsiz güzel yapma anlamı kazandırır. Bunu Allah’tan başkası yapamaz. Allah’ın yaptığı ile insanların yaptığı arasındaki farkı gösterir Hamd kelimesinin anlamı Birincisi O işi bizzat yapan kişi anlamında , ikincicisi ise her şeyi en güzel Allaha mahsusdur Medih kelimesi Yeteneği,gayreti ile layık olsun olmasın hak etsin ,etmesin biri övmektir. Medih methetme ile Hamd arasında farklar nelerdir.? Hamd yalnızca iradeli olarak yapılanlar için kullanılır. Medih iradeli-iradesiz herşey için kullanılır Hamd edenin makamı küçüktür, hamd edilenin makamı eşsiz benzersizdir . Medihte bu şart yoktur Şükür kelimesinin lugat manası Şükür kelimesi “hayvanın yediği besini, verdiği süt ve semizliği ile belli etmesi anlamına gelmekteydi .Sözcüğün yukarıdaki lügat anlamı biraz daha açılacak olursa “şükür”; “beslenen hayvanın, yediklerinin karşılığını maddeten vermesi” olarak, yani “bir tavuğun yumurta vermesi, bir ineğin süt vermesi, bir koyunun yün vermesi ve her üçünün de et verecek şekilde semirmesi” olarak tanımlanabilir. Bu tanımın ifade ettiği karşıt anlamdan ise, beslenen bu hayvanların sahiplerine sesle veya beden dili ile gösterdikleri yaranma, yaltaklanma hareketlerinin “şükür” kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır. Ama sesi için beslenen papağan, bülbül, kanarya gibi hayvanların ötüşlerini de bir “şükür” olarak değerlendirmek gerekeceği açıktır. Dini anlamda şükür “insanların Allah’ın kendilerine verdiği nimetlere karşı nimetin karşılığını Allah’a vermeleri” hem ayetlerdeki kullanımı hem de gerçek anlamı, verilen nimetlere karşılık olarak verilenin, yani “şükür”ün de o nimet cinsinden bir karşılık olmasını gerektirmektedir Bu kelime hem Allah hemde insanlar için kullanılır. Aynı kökten türemiş olan “teşekkür”, “müteşekkir” ve “şükran” sözcükleriyle birlikte Türkçede de kullanılan “şükür” sözcüğü, türevleriyle birlikte Kur’an’da toplam 74 kez yer almıştır. İnsanların birbirlerine teşekür etmesi anlamında kullanıldığı gibi Allah'a verdiği her türlü iyilik nimetler için şükretmek anlamında da kullanılır İnsanlar birbirlerine yardımyada iyilikleri karşında teşekür teşekür eden bunu sağlayan Yüce Allah'a şükretmiş olur. Hamd ile şükür arasında da farklar nelerdir. Hamd Yerme ve kınamanın zıddıdır Şükür ise,inkar ve nankörlüğün zıddıdır. Hamd verilse de verilmese de yapılır. Şükür verilen nimete karşılık yapılır. Şükür, nimetin varlığı içindir. Hamd, hikmet gereğidir. Şükür, nimetin varlığı içindir. Hamd, Allahın bu ismi hikmeti tecellisi gereğidir. Her şükür Hamd’dır fakat her hamd şükür değildir İnsan, yaptığı iyi şeyler sebebiyle kendisini övebilir, ancak kendisine şükredemez. Zira şükür bir borç ödeme gibidir. Nimete karşı borçluluktur Kur'an’da "El-hamdü lillâhi rabbi' yerde geçmektedir. El-hamdü lillâh cümlesi ise 23 yerde tekrarlanır. El-Hamid ismi kelimesi 17 kez yer kelimesinin kökeninde övgü hamd, Allah'a nisbet edilmiş 43 yerde geçmektedir Kur'an'a göre Hamd Neden Sadece Allah'a aittir Cünki Allah herşeyi hikmetle en güzeli yaptığı için ve nimetlerin tek kaynağı Allah'tır Hamid Esması, 10 yerde daha Gani ismi ile beraber ganiyyul hamîd Sınırsız Gani olanın hakkı sınırsız Hamd’dir Fâtır 35/15 Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız, Allah ise Ğaniy, hiç bir şeye ihtiyacı Her şeyi güzel yapan övgüye layık olan Hamîd'ir يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ Yâ eyyuhân nâsu entumul fukarâu ilâllâhi, vallâhu huvel ganiyyul hamîd Kur'an Neler Allah'a aittir hamd hepsini ; 1-Lehu’d-Din- Din O’na attir. 2-Lehu’l-Hukm -Karar Allah’ındır 3-Lehu’r-Rızk-Rızık Allah’ındır 4-Lehu’l-Esma’ül Hüsna Güzel isimler O’na attir 5-Lehû kun fe yekûn- Ol deyince olmak O’na aittir 6-Lehu’ş-Şefaat Şefaat O’na aittir. 7-lehü'l-hamdü yuhyî ve ve ölüm O’na aittir 8-Lehu’l-Hamd , İşte saymaya kalksak sayamayız güc yetmez .İşte bu yüzden Şüphesiz ki O Allah Hamîd’dir, Övülmeye layık sadece Allah’ da Alemlerin Rabbi,Sahibinin övgüsüne layık olmaya ,imanı takvasıyla ameliyle, en güzel sözlü olmakla hamd etmiş olur Lokman 31/12 Andolsun ki, Lokman'a Allah'a şükret!» diye hikmet verdik;Ve kim şükrederse kendisi için şükreder.; kim de nankörlük ederse, muhakkak Allah zengin ganiydir , kimseye ihtiyacı yoktur ,yaptığını da güzel yapmak övülmek ,hamd ona aittir وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ Ve lekad âteynâ lukmânel hikmete enişkur lillâhlillâhi, ve men yeşkur fe innemâ yeşkuru li nefsihî, ve men kefere fe innellâhe ganiyyun hamîd İradeli rıza ile olan müminlerin hamdidir. Bir kişi ancak övüldüğü zaman Mahmud adını olan Allah'tır, Kul ise olan biten her şeyin arkasında alemlerin kudretini bir övgü eylemi, hem dilimizle,hem amellerimizdeki ,kulluk kalitesiyle, hem kalbimizdeki övgüyle bağlantılı duyguları harekete geçirerek gösterilmesidir İradesiz,şuursuz olanı ise tüccarın hamdidir Hamdi şükürden ibaret sayar Allahı sadece eline geçenle anar böylece verilenle sınırlı kalır bilincsiz neyi överse övsün Allahı övmüş güzellikleri yaratan odur. Mü’min bir nimete ulaştığı zaman bunu kendisinden değil Allah’tan bilir. Bunu bana Rabbim verdi der ve sürekli Rabbine şükreder. Allah'a Niçin Hamd ederiz 1-Bizi hidayete eriştirdiği için Rabbimiz bütün bu imkanları hazırlamasaydı, bize kitap ve elçilerini göndermeseydi, bize selamete eriştiren yollarını apaçık açık bir şekilde beyan etmeseydi doğruyu bulamazdık İşte bize merhametinin eseri olarak yarın olacakları bugünden haber verdiği için hamd ederiz Araf 7/43 Biz onların kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar buna eriştiren “her şeyi güzel yapan Hamid olan Allah'a Allah’ın bizi eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun Rabbimizin elçileri bize hakkı getirmişler” derler. Onlara, “İşte yaptığınız sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!” diye seslenilir وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الأَنْهَارُ وَقَالُواْ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي هَدَانَا لِهَذَا وَمَا كُنَّا لِنَهْتَدِيَ لَوْلا أَنْ هَدَانَا اللّهُ لَقَدْ جَاءتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ وَنُودُواْ أَن تِلْكُمُ الْجَنَّةُ أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ Ve neza´na ma fi sudurihim min ğıllin tecrı min tahtihimül enhar ve kalül hamdü lillahillezı hedana li haza ve ma künna li nehtediye lev la en hedanellah le kad caet rusülü rabbina bil hakk ve nudu en tilkümül cennetü uristümuha bima küntüm tamelun El hamid Kelime kök anlamları Muhammed =Hâmidûn =Makam-ı mahmûd=''Ahmed. Kelimeleri bu köktendir Muhammed Kelimesi Son nebinin ismi olarak bilinen sıfatıdır hamd kökünden türeyen bu kelime , Övgüye değer bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi anlamındadır. Ahzab Suresi 33/40 Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat Muhammed, Allah'ın rasulu ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilmektedir. مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا Ma kane muhammedün eba ehadim mir ricaliküm ve lakir rasulellahi ve hatemen nebiyyin ve kanellahü bi külli şey´in alıma Ali İmran Suresi 3/144 Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah'a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir. وَمَا مُحَمَّدٌ إِلاَّ رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ الرُّسُلُ أَفَإِن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ انقَلَبْتُمْ عَلَى أَعْقَابِكُمْ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىَ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ اللّهَ شَيْئًا وَسَيَجْزِي اللّهُ الشَّاكِرِينَ Ve ma muhammedün illa rasul kad halet min kablihir rusül e fe im mate ev kutilenkalebtüm ala a´kabiküm ve mey yenkalib ala akibeyhi fe ley yedurrallahe şey´a ve seyeczillahüş şakirın Fetih Suresi 48/ 29 “Muhammed, Allah'ın rasulu'dür. Onunla beraber olanlar kâfirlere karşı kararlı ve tavizsiz, kendi aralarında ise son derece merhametlidirler. Onları rukû ve secde ederken görürsün. Allah'ın lütfunu ve rızasını kazanmayı arzularlar. Onların nişanları, yüzlerindeki secde izidir. Bu onların Tevrat'taki özellikleridir. İncil'deki özellikleri de şudur Filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerinde dimdik duran bir ekine benzerler. Bu ekincilerin hoşuna gider. Allah bunlarla, kâfirleri onlardan iman edip hayra ve barışa yönelik işlen yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir.” مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا Muhammedür rasulüllah vellezine meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve meselühüm fil incıl ke zer´ın ahrace şat´ehu fe azerahu festağleza festeva ala sukıhı yu´cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran azıyma Muhammed 47/2 İman edip salih amel işleyenlerin ve Rableri tarafından bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananların kötülüklerini Allah örter ve durumlarını düzeltir. وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve âmenû bi mâ nuzzile alâ muhammedin ve huvel hakku min rabbihim keffera anhum seyyiâtihim ve asleha bâlehum. Hâmidûn Kur'an'da bir ayette Allah'a hamd edenler,hamidler anlamında kullanılır. her türlü o hamde, övgüye ve şükre layıktır olandır. Hud11/73 "Allah'ın işine mi şaşıyorsun? dediler, "Allah'ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ! Ey bu evin insanları, hemen hatırlayın ki, Şüphesiz O,her şeyi güzel yapan, Hamid olan Allah şanı çok yüce Mecîd’dir قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ Kâlû e ta’cebîne min emrillâhi rahmetullâhi ve berakâtuhu aleykum ehlel beyt, innehu hamîdun mecîd Makam-ı mahmûd Güzel yer ,güzel konumlar anlamında Övgüye layık yer ,övülmüş bir mevki,Fatiha’daki kendilerine nimet verilenlerin Allah katındaki şerefli yeri/makamı,aynı zaman da Hz Rasyullahın mekkeden sonra,Medine’de mevki,kuracağı devlet ve yakında nasip olan büyük fetihleri ve Dünya hayatından sonra hak edenlerin hamd edeceği ahiretteki güzellikler olarak iki şekilde düşünülmesi kur'an'ın bütününe uymaktadır. İsra 17/79 Gecenin bir kısmında kalk, sana aid nafile olarak onunla namaz kıl. Umulur ki Rabbin seni övülmüş bir makama ulaştırır. وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَّكَ عَسَى أَن يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَّحْمُودًا Ve minel leyli fe tehecced bihî nâfileten lekleke, asâ en yeb’aseke rabbuke makâmen mahmûdâ Ahmed Kur'an'da bir yerde geçmektedir , Allah'ın en çok methini yapan kişi anlamında Saff 61/ 6Hani Meryem oğlu İsa da "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, size Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince "Bu,apaçık sihirdir.” dediler. وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ Ve iz kâle îsâbnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiran bi resûlin ye’tî min ba’dîsmuhû ahmedahmedu, fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn İsa as ın kendinden sonra gelecek olan elçinin adının " Ahmed" "İsm" kelimesi sözlükte "kendisi aracılığıyla bir aslın , temelin,zatının , özünün bilindiği şey" anlamında bir kelime olup bu anlama göre "ahmed" ismi demek onun Allah'a başkasından daha fazla hamd etme gibi bir özelliğinin olduğunun veya kendisindeki güzellikler nedeni ile başkalarından daha fazla övülen anlamında dır. El-hamdü lillâh Cümlesiyle Başlayan 5 Sûre Vardır. 1-Fatiha 1/2 Elhamdülillahi Rabbil alemin الحمد لله رب العلمين Elhamdü lillâhi rabbil'alemin. 2-Kehf 18/1 Hamd ,Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan her şeyi güzel yapan Allah'a aittir. الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُ عِوَجَا El hamdü lillahillezi enzele ala abdihil kitabe ve lem yec´al lehu ıveca 3-Fatır 35/1 Hamd, Gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah'a yaratmada dilediğini Allah,El-Kadir'dir her şeye mükemmel ölçü koyan, her şeye güçü yeten O'dur الْحَمْدُ لِلَّهِ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَاعِلِ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا أُولِي أَجْنِحَةٍ مَّثْنَى وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ Elhamdü lillahi fatiris semavati vel erdı caılil melaiketi rusülen ülı ecnihatim mesna ve sülase ve ruba´ yezıdü fil halkı ma yeşa´ innellahe ala külli şey´in kadır 4-Sebe 34/1 ,Hamd Göklerde ve yerde bulunanların hepsinin sahibi Allah'a de hamdin tamamı yine O’na mahsustur. O; El-hakim Hep hikmetle hükmeden hükmünde tam isabet kaydeden,Ve O, El Habir her şeyin iç yüzünü tüm ayrıntısıyla haberdar olan ,haber verendir الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْآخِرَةِ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ Elhamdü lillahillezi lehu ma fis semavati ve ma fil erdı ve lehüm hamdü fil ahırah ve hüvel hakımül habır Sebe 34/2 Yerin içine gireni, ondan çıkanı; gökten ineni ve oraya çıkanı bilir. O, rahîm'dir ikramı çok merhameti eşsizdir Ve O gafûrdur suçları örterek, çok bağışlayandır, يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ الرَّحِيمُ الْغَفُورُ Ya´lemü ma yelicü fil erdi ve ma yahrucü minha ve ma yenzilü mines semai ve ma ya´rucü fıha ve hüver rahıymül ğafur 5-En'am 6/1Hamd, Her şeyi güzel yapan , gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı nuru kılan Allah'a aittir Buna rağmen, inkâr edenler, Rablerine bir takım varlıkları ve güçleri denk tutuyorlar. بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ۖ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ El hamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûrnûra, summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn Ali-Imran–193. 'Rabbimiz, biz 'Rabbinize iman edin' diye imana çagrida bulunan çagiriciyi isittik, hemen iman ettik. Rabbimiz, bizim günahlarimizi bagisla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür.'

ve ma muhammedün illa rasul