Aynakırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanış, en eski batıl inançlardan biridir. Kökeni, ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine, hatta ilkçağ insanına kadar gider. Göllerde veya su birikintilerinde, kendi aksini gören ilkel insan şaşırmış, bunun kendisinin ruhu olduğunu sanmış, suyu bulandırıp Bir elin parmakları iyidir. Öteki el uğursuzluk getirir.” diyordu yaşlı şaman. Zıtlıkların yarattığı dengeyi değil, peydahladıkları karmaşayı, çelişkiyi, çatışmayı sevmezdi aslında. Kıskançlık lanetiyle doğmuş bir kainatın nabzını tutmaktan, kederlerini işitmekten ve onun yaralarını sarmaktan pek yorulmuştu. Aynakırmak neden uğursuzluk getirir? Eskiden aynanın kötü ruhları hapsettiğine inanılırmış. Eh, tabii ki ayna kırılınca kötü ruhlar da özgürlüklerine kavuşuyor değil mi? Hatta kötü talihten kurtulmak için, ayna parçalarının toplanıp, bir Rüyadatemiz, sağlam ve boş tabak alan kişi çok para kazanacağı yeni bir işe atılır anlamındadır. Bir tabağa yiyecek koymak o kimsenin zengin olacağına işaret eder. Rüyada tabak tutmak, uğur getirir. Rüya sahibi bir kadın ise bu rüya yakında evleneceği anlamına gelir. Kırık tabaklarsa, uğursuzluk getirir. AnaSayfa/ ayan kırmak uğursuzluk getirir mi ayan kırmak uğursuzluk getirir mi. dosya. Sihirli diyarların sırlı kapısı Fast Money. Ayna Kırılması Uğursuz mudur?Ayna kırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanış tahmin ettiğiniz gibi bir batıl inançtır. Üstelik en eskilerinden biridir. Ayna yapılmadan önce bile bu inanış vardı. Peki aynanın kurulması uğursuzluk getirir mi? Ayna kırılmasının anlamı nedir? Ayna ilk nerede kullanılmıştır?İşte geçmişten günümüze gelen ayna ve uğursuzluk konusu ile ilgili detaylar;İlk Ayna Ne Zaman Kullanıldı?İlkçağ'da ayna kendi aksini gösteren her şeydi. Örneğin göller veya su birikintileri... O zamanlarda insanlar bunu görünce çok şaşırmış ve onun kendi ruhu olduğuna inanmıştır. Hatta sudaki görüntüsünün kaybolmasına sebep olanları da düşman olarak ilk aynanın kullanıldığı zamana. İlk ayna Mısır devletlerinde kullanılmıştır. Pirinç, bronz, gümüş ve altın gibi maddelerden yapılan aynalar aslında ayna değil, çok iyi parlatılmış yüzeylerdi ve kırılması mümkün değildi. Yine bu yüzeylerden yansıyanın kişinin ruhu olduğuna inanılırdı. Hatta bu noktada bir inanç daha ortaya çıktı Vampirlerin ruhu yoktur ve bu yüzeylerde görüntüleri sonra cam kaplar yapılmaya başlandı. Dolayısıyla bu cam kapların içindeki sudan da görüntü yansıyordu ve cam kaplar kırılabiliyordu. İşte bu noktada içinde bulunan ruhun bir parçasının vücudu terk ettiği inancı ortaya çıktı. Romalılar her yedi senede bir hayatın kendini yenilediğine inandığı için 1. Yüzyılda camın kırılması sonucu ruhun ve insan sağlığının düzelmesi için yedi yıl geçmesi gerektiğine ve Batıl İnançAynanın batıl inancı, 15. yüzyıl İtalya’sında arkası gümüş kaplı, çok kolay kırılabilen ilk aynaların yapılması ile birlikte daha da gelişmiş ve inanç biraz da ekonomik boyut kazanmıştı çünkü bu aynalar pahalıydı. Aynaları temizleyen hizmetkarlar aynaları kırarsa yedi yıl boyunca ölümden daha kötü cezalarla karşılaşabilecekleri konusunda bilgi sahibiydi. Bu sebepten ötürü de günümüze kadar ayna kırılmasının uğursuzluk getirdiği aynanın kırılmasının uğursuzluk getireceğine dair batıl inanış yoktur. Aynı zamanda bu inançla birlikte bu uğursuzluğu yok etmek için inanışlar da doğmuştur. Bunlardan bir tanesi kırılan aynanın parçalarının güneye akan bir nehirde yıkanması veya toprağa gömülmesidir. Bu şekilde kötü şans yok edilmiş olur. Ancak bunu yaparken kırılan parçalara evden çıkarken bakılmaması gerekir. Bir diğeri ise yatak odasındaki aynaların kullanılmadığı zaman örtülmesidir. Böylece ruh içinde kalmaz. Aynı şekilde ölen birinin evindeki aynalar da örtülür. Böylece ruh başlayacağı yolculuğunda engellerle Yüzyıl İngiltere ve Fransa’sına geldiğimizde ucuz aynalar üretildiğini görüyoruz. Günümüzde bu inanışın devam etmesinin sebebi o zamanlarda ayna kırılmasının uğursuzluk getirdiğine dair batıl inancın bu kadar iyi yerleşmiş İçerik ÖnerileriEv Dekorasyonunda Ayna KullanımıBaykuş Ötüşü Neden Uğursuz Bilinir? Yazımızın konusu olan ayna kırılması sonucunda uğursuzluk olacağı ve bunun gibi sebeplere dayanan ve kaynağının ne olduğu ve insanları neden bu kadar etkilediği hakkında biraz bilgi hazırladık. Acaba ayna kıranlar bir hafta, bir yıl yada ömür boyu uğursuzluk mu aslında ilk çağ insanlara kadar birikintilerinde veya göllerde kendi yansımalarını gören insanlar buna çok şaşırmışlardır. Sponsorlu Bağlantılar Bu görüntüyü kendisinin ruhu olduğunu düşünmüşler ve suyu bulandırarak görüntülerinin yok olmasına sebep olanları bir düşman olarak Ayna Ne Zaman Kullanıldı?İlk aynanın kullanışı ise eski Mısır’da rastlanılmış ve giderek batıya, Roma İmparatorluğu sınırlarına kadar kırılırken olan şanssızlığı tersine çevirmeyi de yine insanlar bulmuştur. Aslında yapılması gereken aynayı hiç kırmamak eğer kırılacak olursa da kırılan aynanın parçaları toplanarak toprağa gömülüp şansın geri geleceğidir. Ayna-Kirilmasi-Neden-Ugursuzluk-GetirirAyna kırılması neden uğursuzluk getirir, ayna kırmak uğursuzluk getirir mi, gece aynaya bakmak uğursuzluk nedeni midir? vb… akla takılan soruları sizler için Kırılması Neden Uğursuzluk GetirirAyna günlük hayatımızda sürekli olarak kullandığımız ve bizi büyük dertlerden kurtaran önemli bir araçtır; fakat tarihten günümüze kadar sürekli olarak kullanılan bu araca yüklenen bazı olumsuz anlamlar da olmuştur. Bu anlamlar daha çok ruhsal boyutta olup uğursuzluğa işaret etmiştir. Özellikle ayna kırıldığında uğursuzluk getirir inancı, en eski batıl inançlardandır. Kökeni, ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine hatta İlk Çağ’a kadar insanlar suyun yüzeyinde yansımalarını gördüklerinde ürkmüş ve bunun ruhları olduğunu sanmışlardır. Suyun bulanmasıyla yansımaları kaybolunca da ruhlarının bir parçasının kendilerini terk ettiği inancı gitgide toplum bilincine yerleşmiş hatta su birisi tarafından bulandırılırsa o kişinin düşmanları olduğu düşünülmüştür. Daha sonralarıysa aynanın bulunması bazı olayların seyrini aynaların kullanılışı eski Mısır dönem Jerine rastlar. Bunlar pirinç, bronz, gümüş hatta altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmış yüzeylerdi ve kırılmaları mümkün değildi. Bu sayede aynalar uzun ömürlü ve daha sağlam bir şekilde kullanılırdı. İşte bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanılmaya başlandı. Sonraları bu inanca, vampirlerin ruhları olmadığından bu parlak yüzeylerde görüntülerinin yansımadığı inancı ilave edildi. Aynı şekilde cam kapların yapılmaya başlanmasıyla kaptaki sudan yansıyan görüntünün ruhun bir yansıması olduğu inancı devam kap kırılırsa içinde bulunan ruhun bir parçasının vücudu terk ettiğine inanılırdı. Milattan önceki dönemlerde Yunanlar su dolu kaplara bakarak kahinlik yapar ve geleceği okumaya çalışırlardı. Yunanlardan sonra Romalılara kadar ulaşan bu adette, suya yüzü yansıyan insanın suretine bakarak onun geleceğine dair kehanette bulunulurdu; fakat bu kap bir şekilde döküldüğünde ya da kırıldığında suretine bakılan insanın kısa zamanda başına felaketlerin geleceğine hatta öleceğine inançlarına göre insan hayatı ve sağlığı yedi yıllık döngüler içinde seyrederdi ve kırılan tas, yedi yıl boyunca lanetiyle insanın peşini bırakmazdı. Vücudun kendini yenileyerek sağlığına kavuşması için yedi yıl geçmesi gerekirdi. Bunun sonrasında ilk cam ayna 15. yüzyılda Venedik’te üretildi. Gümüşle sırlanan aynalar, yüksek sınıftaki insanlar tarafından alınır; oldukça pahalı olmalarından ötürü, ziynet eşyası gibi kullanılırdı. Pahalı bir mücevherin kırılmasının istenmeyişi, lanetlenme inancını Aynaya Bakmak Uğursuzluk Nedeni midir?17. yüzyılın ortalarında İngiltere ve Fransa’da ucuz m maliyetli aynalar üretilmeye başlandı ama batıl inanç o kadar yerleşti ki günümüzün modern dünyasında bile hala devam ediyor. Bu inançla beraber geliştirilen bazı önlemler de vardır. Örneğin, aynanın kırılan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırsa veya toprağa gömülürse kötü şans yok edilmiş olur. Ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken içlerine bakmamak gerekir. Yatak odalarındaki aynaların üzerileri kullanılmadığı zamanlarda örtülmelidir ki ruh içinde kalmasın. Ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerileri örtülür, ruh gökyüzüne doğru yolculuğunda bir engelle karşılaşmasın kültüründeyse insanın suretini fazla görmesi makbul sayılmadığından aynaların arka kısımları oldukça süslü yapılarak duvara dönük asılırlar. Bir insanın ölüp ölmediğini anlamak için ağzına ayna tutulması zamanla Anadolu’da aynaların olumsuz olayları çağrıştırmasına neden olmuştur. Örneğin, bir evde ayna kırılırsa özellikle aynayı kıranın başına kötü bir şey geleceğine inanılır. Yedi yıl süren uğursuzluk inancı Anadolu’da da etkisini sürdürür. Bir genç kız ayna kırarsa yedi yıl boyunca evlenemeyeceği şer yorumlanır. Gece aynaya bakmak da hayra yorulmaz. İnanışa göre gece aynaya bakanın ömrünün kısa olacağı söylenir. Ayrıca genç kızlar gece aynaya bakarlarsa güzellikleri güzelliklerini kaybedeceklerine inanırlar. Gece aynaya bakmayla ilgili bir diğer yorumsa aynada başka suretlerin cin, şeytan aynaya bakan kişiye gözükeceği inancının yaygın olmasıdır. Bununla ilgili şöyle bir deyiş bile vardır Gece aynaya bakma deli olursun.’ Yeni doğmuş bir bebeğin iki yaşına kadar aynada kendisine bakmasının doğru olmadığına; çünkü aynada kendini gören bebeğin korkarak aklını yitireceğine inanılır. Unutmayalım ki batıl inançlar mantıksal bir temele dayanmayan inanç ve Yayınları ayna kırılmasının uğursuzluk getireceğine olan inanış, en eski batıl inançlardan biridir. kökeni ilk aynanın yapılışından yüzyıllar öncesine, hatta ilk çağ insanına kadar gider. göllerde veya su birikintilerinde, kendi aksini gören ilkel insan şaşırmış, bunun kendisinin ruhu olduğunu sanmış, suyu bulandırıp görüntüsünün kaybolmasına neden olanları da düşman aynaların kullanılışı eski mısır devirlerine rastlar. bunlar pirinç, bronz, gümüş hatta altın gibi metallerden yapılmış ve çok iyi parlatılmış yüzeylerdi ve de tabii ki kırılmaları mümkün değildi. bu devirde de bu parlak yüzeylerden yansıyan görüntünün o insanın ruhunun bir yansıması olduğuna inanılıyordu. sonraları buna vampirlerin ruhları olmadığından bu parlak yüzeylerde görüntülerinin de yansımadığı inancı ilave kapların yapılmaya başlanılmasından sonra da, içindeki sudan yansıyan görüntünün ruhun bir yansıması olduğu inancı devam etti ama camlar kırılabiliyordu ve o zaman da içinde bulunan ruhun bir parçası vücudu terk ediyordu. birinci yüzyılda romalılar bu uğursuzluğun süresini 7 yıla çıkardılar. romalılar hayatın her yedi senede bir kendini yenilediğine inanıyorlardı. camın kırılması sonucu ruh ve dolayısıyla insanın sağlığı tahrip olduğundan, vücudun kendini yenileyerek, sağlığına kavuşması için yedi yıl geçmesi batıl inanç, 15. yüzyılda italya'da, venedik şehrinde, arkası gümüş kaplı, çok kolay kırılabilir ve pahalı ilk aynaların yapılması ile birlikte iyice gelişti. inanç biraz da ekonomik boyut kazanmıştı. aynayı taşıyanlar, evlerde aynaları temizleyen hizmetkarlar, aynaları kırmaları halinde, yedi yıl boyunca, ölümden daha beter felaketlerle karşılaşabilecekleri hususunda inançla beraber geliştirilen bazı önlemler de oldu tabii. örneğin aynanın kırılan parçaları toplanır ve güneye doğru akan bir ırmakta yıkanırsa veya toprağa gömülürse kötü şans yok edilmiş olur. ancak kırılan parçaları alıp evden çıkarken içlerine bakmamak gerekir. yatak odalarındaki aynaların üzerleri kullanılmadığı zamanlarda örtülmelidir ki ruh içinde kalmasın. ölen bir insanın evindeki aynaların da üzerleri örtülmelidir ki ruh gökyüzüne doğru olan yolculuğunda bir engelle karşılaşmasın. 17. yüzyılın ortalarında ingiltere ve fransa'da ucuz maliyetli aynalar üretilmeye başlanıldı ama batıl inanç o kadar yerleşmişti ki, günümüzün modern dünyasında bile hala devam ediyor.bkz luzumsuz bilgiler ansiklopedisibkz ayna kirmak eski insanlar ayna kırıldığında, ruhundan bir parça koptuğunu düşünürlermiş. uğursuzluk degilde evlenememek olarak bilinir bazı yerlerde. halamda bunu dogrular nitelikte. epey bir ayna kırmış hatta o kirik aynaları da atmamış hala da kullanır. evlenemedi tabiki. istatiki olarak hanım otoparktan çıkarken sağ aynayı ağaca taktı. ben de yukarıda evdeyim. üçünkü katta oturuyoryuz kraşş sesini duydum. neyse olur böyle kazalar dedik. ı-ıh otoparktan çıkamıyor. aşağı indim ben çıkartıyorum arabayı. yahu o yolculuk boyunca normalde sağ arkadan tehlikeli şekilde motor kullanan mı dersin, tafriyat kamyonu mu dersin. ben de göremiyorum tabii. tamirciye kadar bir uğursuzluk ki sormayın... hayatımda ilk kez ayna kırmamın üzerinden üç hafta geçti ve normalde başıma gelmeyen şeyler başıma geldi bunun üzerine. yıllardır kullandığım deri eldivenimin tekini kaybettim, trafik cezası yedim, konsere geç kaldım, aldığımın ertesi günü hiç kullanmadan ruj kaybettim ve aynı alışverişte aldığım başka bir ürün talep ettiğimden farklı renk çıktı, internetten verdiğim bütün siparişler iptal oldu, evimin interneti bozuldu, elektrik kablolarında sorun çıktı, yıllardır hasta olmayan ben grip oldum....şimdilik aklıma gelenler bunlar. bu arada dipnot olarak kolay kolay sahip olduğu şeyleri kaybetmeyen birisi olduğumu da ekleyeyim. zamanında kreşte süslü püslü kalem kutuları, silgiler, kalemler ve her plaja gidişimizde terlik kaybediyordum, onlar bana ders olmuştu. muhtemelen ayna kırmayla uğursuzluğu ilişkilendirdiğimiz için son üç haftadır yaşadığım bütün negatif olayları ona bağlıyorum ama yine de insan acaba diye düşünmüyor değil*. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.

ayna kırmak uğursuzluk getirir mi