Sosyalmedyanın ilişkilere 10 olumsuz etkisi. Sosyal medya bir süredir hayatımızı, işimizi ve ilişkilerimizi yönetir durumdadır. İlişkilerimizde bir takım olumlu ve olumsuz yönleri tasvir eder. Bazı insanlar ruh eşleriyle sosyal medya aracılığıyla tanışırken, diğerleri sosyal medya uygulamaları aracılığıyla Sosyalmedyada seçici davranılmalı Sosyal medyanın elbette olumlu yönleri de vardır. Günümüzde birçok uzmana sosyal medya üzerinden danışılabilir, örnek olmaya değer hayatlar takip edilebilir, toplantılar yapılabilir, canlı dersler dinlenebilir, ihtiyaçlarınızı alabildiğiniz gerçek alışverişler yapılabilir ve hatta gündem takip edilebilir. Fakatyüksek sosyal kaygıya sahip olan kişilerde bu problemi telafi etmek amacıyla internet kullandıkları ortaya çıkarılmıştır. Medyanın, televizyon ve interneti kapsayan bu derlemesinde çocukların gelişimsel dönemlerini olumsuz etkilerine odaklanılarak, nasıl etkilediği yönünde bir takım incelemeler yapılmıştır. Sosyal medyanın olumsuz etkilerinin hem fiziksel hem de zihinsel olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir. Dünyaya ve kendinize dair algınızı değiştirebilirler. Sosyal medyanın bazı olumlu etkileri olsa da olumusuz etkileride bir okadar fazladır. Sosyal medyanın olumsuz etkilerinin neler olduğunu öğrnemek için makelemin Posted in Genel Tagged sosyal medyanın avantajları ve dezavantajları, sosyal medyanın faydaları, sosyal medyanın faydalarını örnekler vererek açıklayınız, sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkisi, sosyal medyanın olumlu ve olumsuz yönleri, sosyal medyanın yararları ve zararları, sosyal medyanın zararları, sosyal Fast Money. Sosyal medya, internet üzerinden dünyanın farklı uçlardaki insanları bir araya getirerek etkileşim yapmalarını sağlıyor. Paylaşımlar sayesinde de başka insanlarla etkileşim yaparak yeni insanlarla bağlantı kurmayı sağlıyor. Durum böyle olunca sosyal medya artık hayatımızın ayrılmaz parçası olarak bizimle beraber her yere gelebiliyor. SOSYAL MEDYANIN FAYDALARI NELERDİR? Sosyal medyanın yararları ve zararları konusu hala tartışılıyor. Çoğu bilim insanına göre sosyal medya insanların kendini daha özgür hissettiği, çeşitli aktiviteleri takip edip sosyalleştiği, araştırma becerisini geliştirerek bilgi sahibi olduğu gibi kişi üzerinde faydalı etkenler bırakabildiği söylenmektedir. İşte o bazı maddeler… Gündemden haberdar olmak Arkadaşlarla ilişkimizi kuvvetlendirmek Bilgi sahibi olmak Teknolojiyi yakından takip etmek İnsanlara kendinizi daha iyi ifade edebilmek SOSYAL MEDYANIN ZARARLARI NELERDİR? Sosyal medya bilinçli kullanıldığı takdirde zararı olmadı düşünülüyor. Sosyal medya amacı dışında kullanılması ve çok vakit geçirilmesi insan sağlığı üzerinde olumsuz etki bıraktığı da uzmanlar tarafından söylenmektedir. Mantıklı düşünme ve akıl yürütme yönünden insanı zayıflatıyor Sosyal ilişkilere zarar veriyor Kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık artıyor Depresyon gibi eğilimlere yol açıyor İş hayatındaki performansı etkiliyor İnsanlar arasındaki rekabeti arttırıyor Bağımlılık yapıyor Asosyal bir yaşantı başlıyor Sosyal medyanın en büyük tehlikelerinden biri yarış halidir. İnsanlar sürekli kendilerini birilerine beğendirmek için ya fotoğraf ya da bir söz paylaşarak beğeni ve takipçi kazanmak istiyorlar. Bu da insanlar arasında sosyal medyada rekabete yol açıyor. Bireyler fenomen olabilmek için akıl dışı işler yapmaya çalışarak bazen sağlıklarına zarar verebilmekteler. Eğer fenomen olma yolunda başarısız olunursa da psikolojik olarak bunalım, depresyon gibi eğilimler bireylerde gözlemlenmekte. Sonuç olarak sosyal medya amacı dahilinde, bilinçli bir şekilde kullanılması tavsiye edilmekte. 18 yaş altındaki çocukların sosyal medya bağımlığı olmaması için aile bireylerin bu konuda tedbirler alması gerekir. Yine çocuklara fenomen olma hayali yerine onları daha yaratıcı fikirler sunarak eğilimlerini yönlendirebilirsiniz. Sosyal medyanın bağımlılık yapması ile beraber insanlarda asosyal yaşam tarzı başlar. Bunun önüne geçebilmek adına gerek çocuklar, gerek yetişkinler için önlemler alınmalıdır. Asosyal yaşam tarzı insanları körelterek; üretmekten, aile ve akraba ilişkilerinden, insanlar arası yüz yüze etkileşimden, iş hayatındaki performanslardan alıkoyar. Pandemi süreciyle birlikte evde daha fazla zaman geçirirken alışkanlıklarımızda da bir dizi değişim yaşandı. Artık daha fazla sosyal medya kullanıyor, daha fazla ekrana maruz kalıyoruz. Sosyalleşme ihtiyacımızı farklı kanallardan gidermeye çalışıyoruz. Gerçek yaşamdan uzaklaştıkça sanal dünyada daha çok varoluş sergiliyoruz. Hal böyle olunca sosyal medyanın olumsuz etkileri artarak çoğalmaya başladı. Uzmanlar kısıtlama sürecinden olumsuz etkilenen kişilerde sanal dünyanın verdiği psikolojik yansımalarına dikkat çekiyor. Artık hayatımızda, tedaviye muhtaç yepyeni bir bağımlılık faktörü yer alıyor Sosyal medya…Peki sosyal medya ve sanal dünyanın hiç mi olumlu yönleri yok. Elbette var ancak yaşamsal dengeyi koruyabilmek adına sosyal medya kanallarını doğru kullanmak şart. İşte Kişisel Gelişim Uzmanı Turhan Güldaş, sosyal medya ve internet kanallarının olumlu taraflarına yönelmek gerektiğini anlatarak bağımlı olmadan nasıl kullanılması gerektiğini anlattı. Her teknolojik gelişmenin iyi ve kötü yanları olabildiğine vurgu yapan Turhan Güldaş, “Mühim olan iyi yanlarını hayatımıza entegre etmemiz. O zaman gelişimsel teknoloji kanalları bizi daha ileriye götürür. Teknolojiyi faydaya çevirmek gerek. Yoksa internette zaman geçirerek, sosyal medya bağımlısı olarak, manipülasyonun etkisi altında kalarak analiz etme yeteneğimizi, irdeleme ve araştırma yetimizi köreltebiliriz” dedi*Gerçeklikten uzaklaşmayın Sanal dünyanın etkileşimi insanları gittikçe gerçeklikten uzaklaştırıyor. Sosyal medyada gerçek olmayan hayatlar yaratılıyor. Hayatımızın en güzel kısımlarını seçip sergilediğimiz bir platforma dönüştü. Bu da kişide gelgitlere yol açıyor, kişilik bozuklukları yaratıyor. Bireyleri yalnızlaştırıyor zira sanal bir hayat, sanal bir dünya. Dostluklar ve arkadaşlıklar da haliyle sanal. Gerçek değil. İnsanlar nasıl bir hayat yaşamak istiyorlarsa önce kurguluyorlar sonra da sosyal platformlarda yansıtıyorlar. Güzellikler filtrelerle sunuluyor, bakış açıları ayarlanıyor… Çoğu paylaşımlar, kişilerin varmış gibi gösterdikleri üzerine. Bu ve benzeri durumlar, kişilerin özgüven eksikliğinin sonucu. Doğallıktan uzaklaşmadan sanal dünyayı, yakınlarımızdan veya dostlarımızdan haber almak amacıyla kullanmak gerek. Başka hayatları gözetleme, öykünme hisleriyle yaklaştığınız sanal dünya, sizi eninde sonunda mutsuz edecektir.*Sanal dünyada var olanlara sahip olmayı beklemeyin Sosyal medya insanların yaşayamadıklarını yaşadıkları ve gösterdikleri, var gibi gösterme platformu haline geldi. Sosyal medyanın bu şekilde kullanılması kişilik bozukluğuna yol açıyor. Çünkü o yarattıkları dünyaya, bir süre sonra kendileri de inanmaya başlıyorlar. Sonradan gerçek hayatta olmadığı zaman depresyona girebiliyorlar. Sanal platformların gerçek olmasını beklememek gerek. Bunun farkında olalım ve bu bilinçle kullanalım. *Sizi bağımlısı yapmasına izin vermeyin İnsanların en önemli 3 duygusu var. Takdir edilme ihtiyacı, kabul edilme ihtiyacı ve beğenilme ihtiyacı. Bu üçlü, her insanın içerisinde az veya çok var. İnsanın en zayıf yönlerini oluşturuyor. Sosyal medya ile insanlar bu eksik yönlerini tatmin ediyorlar. Resim paylaşıyor, beğeni alıyorlar, beğenilme ihtiyacını karşılıyorlar… Paylaşım yapıyorlar, takdir ediliyorlar, takdir edilme ihtiyacını karşılıyorlar… İşte bu eksik yönler sonucunda bağımlılık ortaya çıkıyor. Bu duyguları tatmin ediyor. İnsanların bilinçaltında önemli noktalara dokunduğu için bağımlısı haline geldiler. Emin olun bu bir bağımlılık. Sigara, alkol veya madde bağımlılığı gibi. Uyanır uyanmaz ilk işiniz sosyal medya hesaplarınıza bakmaksa burada bir sorun var demektir. Günde 3-4 saatimizi orada geçirmeyelim. Aksi takdirde gerçek yaşamla bağlarınız zayıflayacaktır. OLUMLU YÖNDEN KULLANIN*Bilgiye ulaşmak ve kendinizi geliştirmek için kullanın Günümüzde belli başlı alışkanlıklar da değişti. Örneğin kitap okuma veya kütüphaneye gitmek gibi. O halde sosyal medya ve interneti, bilgiye ulaşmak için kullanalım. İnsan kendini geliştirmek istiyorsa aynı konu hakkında binlerce video var. Yabancı dil mi öğrenmek istiyorsunuz ya da kişisel gelişime mi meraklısınız, o halde internette araştırıp ehil kişilerin videolarını izlersiniz, verdikleri eğitimleri, tavsiye ettikleri yöntemleri uygulayabilirsiniz. Her konuda çok fazla kaynak var. Yemek yapmak, spor, bir eşyayı tamir etmek vb. aklınıza ne gelirse… Mühim olan sosyal medyayı sosyal fayda etkeniyle kullanmak. Yani bir öğrenci boş zamanlarında sadece sosyal medya paylaşımlarına bakmasa yabancı dille ilgili bir video izlese, kendini sürekli geliştirebilir. Derslerine paralel araştırmalar yapabilir. Bir meslek sahibi kendi mesleğini daha iyi icra edebilmek için dünyadaki gelişmeleri takip edebilir. Bir sporcu diğer sporcuların neler yaptığını, kendisini nasıl geliştirdiğini, nasıl ideale ulaştığını internet sayesinde öğrenebilir. Ve global olarak düşünmeyi, global olarak bilgiyi paylaşmayı sağlayan bir faktör olarak kullanabilir, kullanmalıdır.*Kitap okumayı es geçmeyin Elbette interneti bilgiye ulaşmak için kullanmalıyız. Ancak kitap okumayı da unutmadan… Kitabı unuttuk, okuyup kişisel gelişimimize emek vermeyi es geçtik. Sanal ortamda her şey var, kopyala yapıştır bir dünya düzenine doğru sürükleniyoruz. Dikkat. Kitap okumak, farklı bir etkinliktir; gözlerin bir şeyi görmesi, sayfalarda notlar almak, ilerleyen zamanlarda kitabı tekrar gözden geçirmek, alıntılar yapmak vb. farklı bir öğrenme potansiyeli yaratır. Yani hafızanın çalışması, bilgileri depolamak, önermeleri irdelemek açısından okumak çok önemli bir yöntemdir. İnternetten okumak ise bambaşka bir şeydir. İnternette genellikle çok daha fazla etki altında kalarak, manipüle edilerek oluşturulmuş bilgilerin bombardımanı altında kalıyoruz. Yani kişinin kendi kendine, kendi inisiyatifiyle analiz etme yeteneğini ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla da klasik yöntemlerden uzaklaşmamak lazım. Ancak kitaplar e-kitap olarak da okunabilir. İnternetin faydalarından biri de kitapları e-kitap olarak herhangi bir tablet ile yüzlerce binlerce kitabı saklayabiliriz. Bu da bizim için elektronik kütüphane özgürlüğüyle pozitif bir yöntemdir.*Sosyal medyayı paylaşım aracı olarak görün İnsanların hayatlarında manevi yönden yükünü kaldıramayacakları olaylar da oluyor. Örneğin hastalıklar, ölüm vb. Bunları paylaşmak, duyguları anlatmak, acıları dindirmek, destek görmek anlamında olumlu taraflarını da düşünmek gerek.*Hasret kaldığınız dostlarınızla mesafeleri yok edin Sosyal medya sayesinde uzaklıklar kayboldu. Dostlarımızın yaşadıklarını izleyebiliyor, hikayelerini paylaşıyoruz. Takipteyiz. Diğer taraftan da internet aracılığıyla görüşüp sohbet edebiliyoruz. Ekran karşısında olsa da yüz yüze sohbet eder gibiyiz. Pandemi sürecinde görüşemediğimiz dostlarımızla aramızdaki mesafeleri internet sayesinde kapattık.*Gerçeklik ile sanallık arasındaki dengeyi iyi kurun Her yerde olması gerektiği gibi kendiniz olun ve sosyal medyada da kendiniz gibi davranın. Denge önemli. Sanal platforma günde 3 saat ayırdığımız zaman, bu zaman ilişkilerinizden, işinizden hatta çocuklarınızdan uzak kaldığınız zamandır. Ve bu büyük bir kayıptır. Dengeyi iyi kurun ve gerçek yaşamı es geçmeyin. Sosyal medya bir süredir hayatımızı, işimizi ve ilişkilerimizi yönetir durumdadır. İlişkilerimizde bir takım olumlu ve olumsuz yönleri tasvir eder. Bazı insanlar ruh eşleriyle sosyal medya aracılığıyla tanışırken, diğerleri sosyal medya uygulamaları aracılığıyla aldatıldıklarını öğrendiklerinde boşanmayı tercih ettiler. Sosyal medyanın insanlar arasında, özellikle evli çiftler arasında bir dizi çatışmayı tetiklemesi şaşırtıcı değildir. Sosyal medyanın evlilik ve ilişkiler üzerindeki olumsuz etkilerini öğrendikten sonra bana hak vereceğini düşünüyorum. Hazırsan bu olumsuz etkilere birkaç maddede göz atmanı öneriyorum. Sevgiliyle geçirilen sürenin azalması Instagram gönderilerinde gezinmek, partnerinle en sevdiğin televizyon şovu hakkında konuşmak ve gülmekten daha ilginç görünmektedir. Telefonunuzda ne kadar çok zaman geçirirsen, partnerinle yaşayabileceğin küçük mutluluk ve eğlenceyi o kadar çok kaçırırsın. Bu nedenle, eşin sana çok az zaman bırakır. Burada dengeyi kurmanın önemli olduğunu unutmamalısın. Hiçbir şekilde sosyal medya kullanmamaktan söz etmiyorum. Fakat ilişkinin sağlıklı ilerlemesini istiyorsan ve evliliğinin altına dinamik döşemek istemiyorsan Instagram yerine sevgiline veya eşine daha fazla vakit ayırmalısın. İnternet bağımlılığı ve Facebook bağımlılığı gibi durumları tam anlamıyla ruhsal bozukluk olarak kabul etmek mümkün değildir. Buna rağmen araştırmacılar her ikisinin de yaşam kalitesine müdahale edebilecek bağımlılık sorunları olarak kabul etmektedirler. Sosyal medyanın dopamine hücumuna ne kadar çok bağlanırsan hayatın bir o kadar daha sessiz olacaktır. Daha basit anlar için daha az heyecan hissedecek olabilirsin. Bir dahaki sefere eşinle veya sevgilinle vakit geçirirken telefondan biraz uzak durmayı denemelisin. Bu duygusal yakınlığı artırmaya yardımcı olacaktır. Öz saygı problemleri Sevgilin veya eşin seni güzelliğin/yakışıklılığın konusunda ne kadar güvence altına alırsa alsın, sosyal medyayı kullanmaya devam ettiğin sürece şüphe ve düşük özgüven sorunları içinde yıkanmaya devam edeceksin. Bunun sebebi sosyal medyanın güvenini ve saygınlığını zararlı bir şekilde tüketmesidir. Sosyal medya seni başkalarının mükemmel hayatlarıyla ve evlilikleriyle karşılaştırmaya ikna eder. Sonuç olarak, çoğu insan ilişkilerini sosyal medyada gördükleriyle karşılaştırır. Bu da gergin ve mutsuz bir evliliğe yol açar. Bireysel olarak ise öz saygının yerle bir olmasına neden olur. Bununla birlikte her şey sadece öz saygı ile sınırlı kalmayacaktır. Sosyal medya ve çeşitli durumlar arasında yapılan araştırmalar daha farklı ruh sağlığı problemlerinin ortaya çıkacağını göstermektedir. Yalnızlık problemleri ve ruh hali sorunları bunlardan bazılarıdır. Kıskançlığın tetiklenmesi Kıskançlık, bir kişiyi birkaç çelişkili şekilde etkileyebilen çok olumsuz bir duygudur. Sosyal medyayı yoğun şekilde kullanan çiftler, çevrimiçi arkadaşlar ve etkinlikler konusunda kıskançlık ve aşırı sahiplenme sorunlarıyla karşı karşıya kalırlar. Başkalarıyla artan sosyal medya aktivitesi partnerinle olan ilişkini zora sokacak nitelikte olabilir. Bazı araştırmalar, üniversite öğrencilerinde sosyal medya kullanımını artan kıskançlık ve ilişki memnuniyetsizliği ile ilişkilendirmiş durumdadır. Güvensiz bir bağlanma stili nedeniyle kıskançlığa yatkınsanız eşinin faaliyetlerine göz kulak olmak için sonsuz bir kaydırma döngüsünde sıkışıp kalma olasılığın çok yüksek olabilecektir. Aldatma şansının artması Küçük bir sohbet veya eski sevgilinin resmi üzerine yorum yapmak, evliliğinde olası sadakatsizlik belirtilerini ateşleyebilecektir. Araştırmalar, insanların sanal dünya veya sosyal medya üzerinden aldatma şanslarının çok yüksek olduğunu göstermektedir. Birçok ilişkinin bitiminde yer alan en önemli nedenlerden birisi budur. Sosyal medyada aşırı vakit geçirme durumu herkesi şüphelendirebilecek önemli etkenlerden birisidir. İster istemez sevgilinin neden sosyal medyada bu kadar fazla vakit geçirdiğini düşünüyor olabilirsin. Sonuç olarak işin ucu aldatmaya çıktığında hayal kırıklığı yaşaman söz konusu olabilecektir. Duyguların aşırı paylaşılması Birçok insan evliliklerinde yaşanan sorunlar hakkında çevrimiçi bir arkadaşla konuşarak hayal kırıklığını sosyal medyada dışa vurur. Evlilik çatışmalarının küçük ayrıntılarını paylaşmak sorun değildir. Fakat evliliğinin her ayrıntısını onlarla paylaşman gerekmediğini bilmen gerekir. Peki neden? Bu durum eşinle aranda olan tüm açık iletişim şansını ortadan kaldıran bir adımdır. Çünkü sahip olduğun sorunları ortaya çıkarmak için sosyal medya arkadaşlarına bağımlı olursun. Bir kez daha düşünürsen, kolayca bunun ne kadar olumsuz bir durum olduğunun farkına varabilirsin. Gerçekçi olmayan beklentilerin oluşması Sosyal medya aracılığıyla paylaşılan bazı yararlı kaynaklar olsa bile çoğunlukla göreceğin şey filtrelenmiş ve özenle hazırlanmış şeylerdir. Ölçmeye çalışmak, seni ve eşini ilişkiden uzaklaştırabilecektir. Kaçınılmaz olarak gerçek hayat, sosyal medyada gördüğümüz sonsuz vurgular gibi görünmeyecektir. Bu durum hem sende hem partnerinde hayal kırıklığı yaratabilecektir. Birinin partneri hakkında ne kadar gönderi paylaştığını kıskanmaya başlayabilirsin. Bu durumda sevgilinden aynı şeyi yapmadığı için ona kızabilirsin. Göz attığın yaşam tarzları seninkinden daha iyi olduğu sürece ilişkiden memnun olma durumun değişiklik gösterebilecektir. Daha fazla kavganın ortaya çıkması 2013 yılında yapılan bir araştırmaya göre, üç yıldan az bir süredir birlikte olan çiftler arasında Facebook’ta daha fazla zaman geçirmenin daha fazla çatışma ve kavga ortaya çıkardığı ortaya konmuştur. Bu durumda sosyal medyanın daha olumsuz ilişki sonuçlarıyla bağlantılı olduğunu söylemek doğru olacaktır. Diğer bir araştırmada ise sosyal medyada fazla paylaşım yapan insanlarla çıkanların daha düşük ilişki memnuniyetine sahip olma eğiliminde olduğu ortaya konmuştur. Tüm bunları bir araya getirdiğimiz zaman sosyal medyanın aşırı kullanılması durumunda daha fazla tartışmanın ortaya çıkacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Hayatı daha az ilginç hale getirmesi Bu kısım aslında çok önemlidir. Bir ilişkimiz olmasa bile bizi etkileyen durumlardan birisidir. Tatilde bir çiftin fotoğrafını gördüğün zaman ne hissedersin? Genelde memnuniyet duyabilirsin ama tatile gidemediysen içten içe bir kıskançlık duyarsın. Sosyal medya bu şekilde hayatı daha az ilginç hale getirmektedir. Sosyal medya, bir çiftin hayatının zorlu ve sıradan yanlarını görmezden gelme eğilimindedir. Zorlukların ortasında mücadeleler, ev işleri, uzlaşma ve samimiyet gibi bu küçük zaferler değerlidir. Bir tatilin seni mutlu etmesi doğaldır ama seni nihai tatmine götürecek şey günlük anlar olacaktır. Bunu aklından çıkarmamanı öneririm. İnsanı daha narsist yapması Aşırı sosyal medya kullanımı bazı durumlarda narsisistik özelliklerle bağlantılıdır. Araştırmalar, bağımlılık yaratan sosyal medya kullanımının narsisistik özellikler olan egoyu besleme ve benlik saygısını geliştirme ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte farklı sosyal medya türlerinin narsisizmin farklı yönlerinde rol oynadığını unutmamak gerekir. Örneğin, sık sık tweet atan veya özçekim gönderen insanlar, narsisizmin ortak özelliklerinden biri olan “büyüklük sergilemeye” yönelik adım atmış olabilirler. Peki bunun ilişkiler açısından önemi nedir? Her ne kadar bireysel bir durum gibi gözükse bile narsisistik özelliklere sahip bir insanla ilişki içerisinde olmak zor bir durumdur. Onu yönetmek, onunla birlikte hareket etmek ve onun ihtiyaçlarını karşılamak sağlıklı değildir. Bu aynı zamanda daha sonradan çeşitli travmalara yol açabilecek bir şeydir. Ruh sağlığını bozması Aşırı sosyal medya kullanımı maalesef kişinin ruh sağlığını bozacak bir etkiye sahiptir. Buna inansan veya inanmasan bile gerçek bu şekildedir. Sosyal medya anlık mutluluklar ve tatminlerle seni memnun edebilecektir. Ama sonunda seni mutsuzluğa doğru itecektir. Sevgiline vakit ayırmak yerine sosyal medyada vakit geçirmeyi tercih ettiğin her süre boyunca ilişkinin sunduğu memnuniyetten uzaklaşmış olacaksın. Bu kısa süre sonra seni kaygı bozukluğu veya depresyon gibi problemlere doğru itecektir. Bir başka ifadeyle kendi kendine ruh sağlığı problemi ortaya çıkartmış olursun. Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında HDP’li meclis üyesi Bedriye Kuş ile CHP’li meclis üyesi Abdurrahman Yıldız, 76 yaşındaki meclis üyesi Ali Tanrıverdi’nin de aralarında olduğu 5 HDP’li meclis üyesinin ters kelepçeyle adliyeye götürülmesini “Demokrasi kelepçesi”, “Rantın kelepçesi” yazılı fotoğraflar açarak protesto etti. Abone Ol Abidin YAĞMUR Akdeniz Belediye Meclisinin olağanüstü toplantısının olacağı gün 5 HDP’li meclis üyesi gözaltına alınmış, meclis çoğunluğu AKP lehine değişince AKP’li başkan Mustafa Gültak istediği kararları geçirmişti. Akdeniz Belediye Meclisindeki bu tartışmalar, Mersin Büyükşehir Belediye Meclisinin ağustos ayı toplantısına da damga vurdu. HDP’li meclis üyesi Bedriye Kuş ile CHP’li meclis üyesi Abdurrahman Yıldız, 76 yaşındaki meclis üyesi Ali Tanrıverdi’nin de aralarında olduğu 5 HDP’li meclis üyesinin ters kelepçeyle adliyeye götürüldükleri anı gösteren, üzerinde Demokrasi kelepçesi”, “Rantın kelepçesi” yazılı fotoğrafları meclis sıralarında koydu. CHP’Lİ BAŞKANDAN KINAMA Toplantının açılışında konuşan CHP’li Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, gözaltına alınıp bırakılan meclis üyelerine geçmiş olsun dileğinde bulundu. Seçer, “Son derece önemli kararların alınacağı olağanüstü meclis toplantısı öncesinde seçilmiş meclis üyelerinin gözaltına alınmaları meclisin işleyişini alınan kararları sakatlamıştır. Meclis üyeleri gözaltındayken, CHP Grup sözcümüzün tüm uyarılarına karşı 38 üyeli meclise salt çoğunluğu sağlanılmamışken ısrarla toplantıya devam edilmesi, kararların alınması iyi niyetten ve demokratik tavırdan maalesef çok uzaktır. Yaşananlardan kentimiz, demokrasi adına büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Mersin huzurun, barışın, birliğin kentidir. Bu özelliği bozacak girişimlere fırsat vermemek ve bu değerimize, demokrasimize sahip çıkmak hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi. CHP grup sözcüsü Ünzile Kuru da “Bir mecliste 38 meclis üyesi varsa, 21 üyesi yokken 18 meclis üyesiyle karar alınması yasalarla bağdaşmaz. Yerel idare keyfi davranıyorsa burada demokrasiden, halkın iradesinden söz edilemez. Hukuk bir gün herkese lazım olur” ifadelerini kullandı. 'BELEDİYE BAŞKANI HER ŞEYDEN HABERDARDI' Operasyonda gözaltına alınıp meclis toplantısından sonra bırakılan HDP’li meclis üyesi Bedriye Kuş da, gözaltına alınmalarını “Ortada bir suç yoktu, tamamen uydurulmuş bir senaryoydu” sözleriyle değerlendirdi. Gözaltında oldukları sırada meclis üyelerinin Belediye Başkanı Mustafa Gültak’a ulaşmaya çalıştığını ancak Gültak’ın hiçbir şekilde iletişim kurmadığını kaydeden Kuş, “Mustafa Gültak, her şeyden haberdar, hatta bu işi organize eden kişi olarak görüşmekten kaçınmıştır. Sonra da yangından mal kaçırır gibi olağanüstü toplantıyı ertesi gün aynı saate ertelenmiştir. Sonra da ranta dair kararlar alınmıştır. Muhalefet bu toplantının meşru olmadığını belirterek toplantıya katılmamış ve bu büyük ayıbın gölgesinde bile bulunmak istememiştir. Rant odaklı emeller meclis kararıyla gerçekleşince de rehin alınan HDP’li 5 meclis üyesi aynı gün öğleden sonra serbest bırakılmışlardır” dedi. 'HALKIMIZIN DEĞER YARGILARI NEYİ GEREKTİRİYORSA ONU YAPARIZ' AKP’li belediye başkanı Mustafa Gültak’ın, 4 Temmuz tarihli meclis oturumunda, yasalarda yeri olmamasına rağmen “PKK terör örgütü müdür değil midir” şeklinde oylama yaptırmak istemesini de hatırlatan Kuş sözlerini şöyle sürdürdü “Biz 20 meclis üyesi oylanan konuyla ilgili elimizi kaldırmadık. Konuyla ilgili olumlu olumsuz bir şey söylemedik ve yapmadık. Mustafa Gültak kendi çaldı kendi oynadı. Ve biz 20 meclis üyesi sözde suç işlemiş olduk. 20 belediye meclisi üyesi aynı şeyi yapmış ya da yapmamış olmasına rağmen sadece 5 HDP’li meclis üyesi gözaltına alınmıştır. Bunu yapanlara sesleniyorum. Bunu yaparken utanmadınız mı? Bu hukuksuzluğu yapıp akşam eve gittiğinizde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Olağanüstü gündeme alınan 5 maddeden üçü akçeli işlerdi. Olağanüstü toplanma şartları olmasına rağmen Gültak tarafından kanuna aykırı şekilde olağanüstü toplantı kararı alındı. Akıl, vicdan ve ahlak sahibi olan herkes olağanüstü toplantıya gerek olmadığını biliyordu. Olağanüstü olan şey ranta bulaşmış iktidarın kararmış gözlerle rant hırsından başka şey değildir. Meclis divan katipleri gizli oyla seçilmesi gerekirken belediye başkanı burada da suç işlemiştir. Bu mecliste neredeyse herkesin Ali abi dediği Ali Tanrıverdi’ye ters kelepçe takanlar, rehine operasyonu yapanlar ve onların ağa babaları, sizin zulmünüz bizi korkutmaz. Halkımızın yararı ve değer yargıları neyi gerektiriyorsa onu yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Hodri meydan.” AKP’Lİ BAŞKANA KIRMIZI KART HDP Mersin İl Başkanı ve belediye meclisi üyesi Bedriye Kuş konuşmasının ardından yanında getirdiği kırmızı kartı kaldırdı ve “Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak’a kırmız kart gösteriyoruz” dedi. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun Oyuncu Metin Zakoğlu, Nâzım Hikmet’in aşklarını konu alan “Sevdalı Bulut” isimli oyun ile seyirciyle buluşuyor. Zakoğlu, “Ülkedeki değişim rüzgârını seyircilerden anlıyorum. Yakında iyi bir değişim olacak ülkede” diyor. Fotoğraf BirGün Abone Ol Işıl ÇALIŞKAN “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, ”Bir Delinin Hatıra Defteri”, “Edepsiz Komedi” gibi gösterileriyle seyirciyle buluşan oyuncu Metin Zakoğlu şimdilerde Nâzım Hikmet’in hayatını konu alan “Sevdalı Bulut” ile sahnede. Nâzım Hikmet’in şiirlerinden, anılarından, aşk mektuplarından, Orhan Kemal ile yazışmalarından, sürgün döneminden kesitler içeren oyuna Nâzım’ın sözleri üzerine bestelenmiş türküler eşlik ediyor. Metin Zakoğlu’nu bilen “evde tiyatro”suyla bilir. Yıllardır seyircisini evinde ağırlayan Zakoğlu, tiyatroya getirdiği yenilikçi tavrı ile farklı gösterilerle izleyiciyle buluşmayı sürdürüyor. Biz de fırsattan istifade edip Zakoğlu ile bir araya gelip oyunculuk serüvenini konuştuk. “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”, “Bir Delinin Hatıra Defteri” gibi oyunlarınızla seyirciyle evde buluşuyorsunuz. Evde tiyatro yapmanın avantaj ve dezavantajları neler? Avantajı çok fazla bir defa. Yaşadığım ev olduğu için maddi anlamda çok rahatım. Bunun için artı bir para ödemiyorum. Seyirciler de kendi evlerinin rahatlığında bir oyun izliyorlar. Bir evin L koltuklarında şık bir ortamda ve çok sınırlı sayıda insanla beni izliyorlar. Koronavirüs dönemi için de çok avantajlı oldu. Ben ilk evde tiyatro yaptığımda çok eleştiri gelmişti "Evde tiyatro mu olur?" diye. Pandemide herkes evde tiyatro yaptı. Dezavantajı ise seyirci ile ilişki o kadar yakın ki, olumlu duygusunu hissettiğiniz gibi olumsuz duyguyu da hissediyorsunuz. Bazen muhalif, hicivsel esprilerimle ilgili benimle aynı fikirde olmayan insanlar da oluyor. Ve o biraz seni demoralize edebiliyor. Klasik tiyatroda önünde dördüncü duvar oluyor. Büyük salonda olsa mimiğine kadar görmezsin. 10 yıldır “Edepsiz Komedi” isimli gösteri ile de seyirci karşısına çıkıyorsunuz. Komedinin edepsizi nasıl oluyor? “Edepsiz Komedi” dememin sebebi bel altı hikâyelerin olması. Bir kabare aslında. Tabii ki politik hicivler oluyor. Seyirciyi koltuğundan sadece güldürerek gönderen değil aynı zamanda sarsan bir komedi. Sistemin yanlış olduğunu eleştirdiğimde de sarsıyorum. "Ben nereye oy vermişim adam haklı" ya da "Ben doğruyum o haksız" düşüncesiyle karşılaşıyor. Bu da bir edepsizlik. Bizde komedyenler sistemin çarkında yürüyorlar. Daha büyük kitlelere hitap etmek için. Açık hava tiyatrosunu doldurmaya çalışıyorlar. Orada 4 bin kişiye oynamak için de herkese hitap ediyor. Ben 30 kişiye oynuyorum evde. Dolayısıyla kendi çizgimi koruyarak ve omurgalı bir şekilde cesaretle sözlerimi söylüyorum. Bunun adına da edepsizlik diyorum. Hani derler ya "Edepsizlik yapma, büyüklerine karşı gelme" diye, ben edepsizlik yapıyorum. Ekşi Sözlük’e gir. Yarısı beni aşağı taşır yarısı yukarı taşır. Özellikle sosyal medyada linç kültürü adı altında komedyenler çok sayıda eleştiriye maruz kalıyorlar. Kendinizi tüm bunlardan nasıl koruyorsunuz? Kendi yolumda ilerliyorum ben. Hiç kimseyi beğenmemek diye bir şey olabilir mi? Hiç kimseyi beğenmiyorlar. Ülkede her şey parayla satın alınmış gibi. Her şeyin bir trolü var. Sanatçının kendine ait eleştirmeni var bu ülkede. Paran varsa, gücün varsa herkes sana biat edebiliyor. Paranı verdiğin zaman her şeyi satın alabiliyorsun. Daha çok para harcayan daha çok gündem oluyor. Ama tarih onların hiçbirini hatırlamayacak. Onlar tarihin çöplüğünde yok olacaklar. SİLAH ÇEKENLER OLDU Politik hiciv de yapıyorsunuz. Son dönemde ülkede sanatçılara yönelik baskılar ekstra artmış durumda. Kendinize otosansür uyguladığınız oluyor mu? Hiç olmaz. Hatta otosansür uygulayayım diye yakınlarım bile bana baskı yapardı. Çocuğunu düşün ailemizi düşün. Geçen hafta Bodrum’da adamın biri öldürüyordu beni. Yaptığım bir espri yüzünden şişeyi kaptı sahneye fırladı. Bütün seyircilerin önünde oldu. Esprim ters geldi ona. Oysa ki onunla alakalı bir şey değildi. Hâlâ üzüntümü üzerimden atamadım. Seni izleyenlerin arasında böyle bir şey yaşayınca susmak zorunda kalıyorsun iş büyümesin diye. Susmak beni çok rahatsız etti. Saldıranlar, silah çekenler oldu. Bunlarla hayatım boyunca çok karşılaştım. Bütün bunlara rağmen ertesi gün o seyirciye yaptığım espriyi yine yaptım. Sahnede çok cesur biriyim. Gündelik hayatta da çekingen biriyimdir. Komedyenlerin de cesur olması gerektiğini düşünüyorum. Günümüzde insanlar en çok neye gülüyor? Düşünen insanı, eğitimli insanı sevmiyor bugünkü politik düzen. Elektriğe zammın Allah’tan geldiğini söylüyor bu ülkenin Diyanet Başkanı. Düşünebiliyor musun? Bunu diyen adama inanan halkın hangi kültürle beslenmesini bekleriz biz? Benim seyircim bunlardan bağımsız olan kesim. Ben beraber büyüyebileceğim insanları yarattım yıllarca emek harcayarak. Dün yaklaşık 500 kişiye oynadım Göztepe Özgürlük Parkı’nda. Çok karma bir düşünce vardı. Bütün herkes kayıtsız şartsız ayakta alkışladı. Ülkedeki değişim rüzgârını seyircilerden anlıyorum. Yakında iyi bir değişim olacak ülkede. Olduktan sonra belki 3-5 yıl bocalasak da güzel günler göreceğiz. NÂZIM’IN BİLİNMEYENLERİ Nâzım Hikmet’in Sevdalı Bulut’unun 3 Haziran’da prömiyerini yaptınız. Hangi yönlerini ele aldınız? Sevdalı Bulut, Nâzım Hikmet’in çocuklar için yazdığı bir hikâyedir. Ben o hikâyenin içinden sadece bir bölümü aldım. Genco Erkal da yıllarca Sevdalı Bulut adıyla bunu çok güzel sunmuştu. Ben Nâzım Hikmet’in bilinmeyen yönlerini anlatıyorum seyirciye. Tabii onun olağanüstü sosyalist tarafını koruyarak sevdiği kadınlarla ilişkisini anlatıyorum. Münevver ile evliyken pat diye Vera’ya âşık oluyor. Piraye’ye âşık hapislerde onu ziyaret eden Münevver’e âşık oluyor. Hep böyle böyle ilişkileri ayrılıklarla bitiyor. Fakat çok enteresan öyle büyük bir ozan, bunlardan öyle bir besleniyor ki ayrıldığı kadınlar bile ona kızamıyor ve aşklarını sürdürüyor. Bir tek Münevver’de bir gerginlik var. Ben de kendime biraz benzetiyorum onu. Bir şair çok sık âşık olabilir. Bilinmeyen hangi yönleri öne çıkıyor? Mesela Nâzım Hikmet’in 11 yaşında Mevlana’ya yazdığı şiiri çoğu insan bilmez. O şiiri okuyorum. Ve tabii ki bestelerini, şarkılarını okuyorum. Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar diyerek de bitiriyorum. Nâzım Hikmet’i ele alırken hassasiyetleriniz nelerdi? Onun komünistliğini korumak en büyük hassasiyetimdi. Bu dünyada yaymak istediği insan eşitliğini, adaleti, kardeşlik birliğini korumak hepimizin namus borcu olmalı. O konuda dört dörtlük bir insan. Çok büyük bir mücadelesi var. Ve tabii şiire getirdiği devrim. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun

medyanın olumlu ve olumsuz yönleri