AtatürkVe Anılar Eğitici Masallar Masal Oku Türk Masalları KURTULUŞ SAVAŞI MASALI Kurtuluş Savaşı Masalı (eğitici çocuk masalları) Günlerden Pazardı, Dışarıda sıcacık bir hava vardı. Çocuklar, İhsan dedeye söz vermişti, Bahçesini temizleyeceklerdi. Devam Atatürk Ve Anılar Gerçek Yaşam Hkayeleri Kısa Hikayeler ATATÜRK ve ANILARI / KIRMIZI KARANFİL Fenve Teknoloji ile Bilimde çığır açan kişilerin hayat hikayeleri kulüp panosunda sergilendi. “Atatürk Devrimlerinde Aklın ve Bilimin Yeri ve Önemi” ile ilgili yazılar kulüp panosunda sergilendi. Sosyal kulüple ilgili formlar doldurulup değerlendirildi. Belirli ÇocuklarDefne Teyzeleri ile de çok güzel vakit geçirseler de annelerini çok özlüyorlardı. Birkaç günün sonunda anneleri babalarıyla birlikte eve döndü. Çocuklar çok sağlıklı ve iyi görünüyordu. -Çocuklarıma benden iyi bakmışsınız, nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, dedi Gözde. Defne gülümsedi. ÇocukHikayeleri, Masalları ile Okul Öncesi Eğitim Masal oku sitesi olarak, her gün çocuklara en özel içerikleri hazırlayıp, sevgili okuyucularımıza sunmaktayız. Çocuk hikayeleri kategorimizde, çocuklara uygun özenle hazırlanmış çocuk masallarını okuyabilirsiniz. Gece vakti çocuklarımıza uyku öncesi masallar okumak MustafaKemal Atatürk | Euronews tarafından yayınlanan tüm uluslararası, iş, politika, bilim ve yaşam konulu makalelerin alfabetik listesi Fast Money. Atatürk'ün Ülkemiz Ve Çocuklar İçin Yaptığı Faaliyetler Konulu Yazı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ülkesi için bir çok hizmette bulunmuştur . Milli birliğin ve beraberliğin sağlanması için milli mücadeleyi başarı ile sürdürmüştür . Manda ve himayeyi reddetmiş ve her zaman tam bağımsızlığı savunmuştur . Çocukların eğitimine çok önem vermiş ve onların gelişmesi için eğitim ile ilgili bir çok kurumlar açmıştır . Çocuklara ve gençlere cumhuriyeti hediye etmiştir ve çocukların bunu benimsemesi gerektiğini düşünmüştür . 23 Nisan Ulusal egemenlik ve çocuk bayramını çocuklara hediye etmiştir . Ülkesi için ilke ve inkılaplarını topluma kazandırmış ve bunların korunması gerektiğini söylemiştir . İlim ve fenne önem vermiş , çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkmak için çok çalışılması gerektiğini savunmuş iyi bir öğretmendir o . Çıkarları için başka ülkelere kaçmamış , vatanını ve milletini satmamıştır . Vatanın kurtuluşu için protestolar düzenlemiş , mitingler düzenlemiş ve bir çok savaşları yönetmiştir . Arkadaşları ile milli mücadelenin başarıya ulaşmasını sağlayan iyi bir komutan ve iyi bir askerdir . Edebiyata , bilime ve sanata da çok önem vermiş bu doğrultuda bir çok kurumlar açmıştır . Milli ekonominin gelişmesi için büyük işler yapmıştır . Büyük başarıları ile milletine örnek olmuş ve çocukların eğitimine çok önem vermiştir. Çocukların sanatla ilgilenmesi gerektiğini ve bir çok alanda gelişmesini gerektiğini savunmuştur . O yüzyılda bir gelen eşsiz bir liderdir . Daha sayamayacağımız bir sürü hizmetleri bulunmaktadır . Sene 1934 Milli Eğitim Bakanı Zeynel Abidin Özmen’in kapısı çalınır. Giriniz dendikten sonra içeriye Atatürk’ün yaveri ve beraberinde iki çocuk makama girer. Yaverin elinde bir mektup, bakana uzatır. Mektup Atatürk’ten… Atatürk ve İki Çocuğun Yaşanmış Hikayesi İçeriği kısaca yaverin yanındaki iki çocuğun bakanın uygun göreceği bir lisede parasız yatılı olarak kayıt edilmeleri. Atatürk’ün bu emri üzerine bakan Abidin Özmen, orta öğretim genel müdürünü çağırtır ve gerekli yönergeleri verir “Bu iki çocuğun evraklarını alın, çocukları Haydarpaşa Lisesi’ne paralı yatılı olarak kaydını yaptırın ve her ikisi için üçer yıllık paralı yatılı makbuzu hazırlayıp ödeyen kısmına Atatürk yazın. Emirleri yerine getirilen bakan kısa bir mektup yazar ve yaverle birlikte Atatürk’e yollar. Mektubun içeriği şöyledir “Muhterem Atatürk, yaveriniz ile göndermiş olduğunuz iki çocuk hakkında emirlerinizi aldım. Ancak, arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk gibi birisi bulunduğu için; bu iki çocuğu fakir ve kimsesiz olarak kabul etmeme, hem yasalarımız, hem de mantığımız izin vermedi. Bu nedenle her iki çocuğun da emirleriniz gereği Haydarpaşa Lisesi’ne paralı yatılı olarak kayıtlarını yaptırdım. Çocukların üçer yıllık okul taksitlerine ait makbuzları ekte takdim ediyorum…” Mektubu alan Atatürk Başbakan İsmet İnönü’yü arar ve “Senin Milli Eğitim Bakanın bana ne yaptı!” der. Bu beklenmedik telefon üzerine İnönü özür diler. Atatürk “Yok !” demiş, “Özür dileme. Çok memnun oldum. Keşke her devlet adamı bu medeni cesarete sahip olabilse ve gösterebilse…” Medeni Cesaret! Bu medeni cesaret kime gösterilmiş? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Cumhurbaşkanı Atatürk… Devlet ödeneğinden cüzi bir miktar ile çocukların ödeneğini karşılayabilirdi oysaki. Ama bunu yapmak yerine çok zekice bir cevapla çocukların parasını Atatürk’ten alıyor. Günümüzde bunu kim yapabilir? Yazar Hakkında Kişisel blog tadında çok yazarlı blog projesi olan ParlakJurnal sitemizde her türlü konuda günlük yazılar yazıyoruz. Sizleri de bekleriz efendim. Bu yazı misafir yazar tarafından yazılmıştır… Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.– Merhaba nineKadın Ata’nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; – Merhaba dedi.– Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duraklayıp,– Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?Paşa gülümsedi.– Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı.– Tabii söyleyeceğim, ben Sincan’ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindenim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angaraya geldim.– Muhtar niçin Ankara’ya gönderdi seni?– Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da… Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı. Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.– Senin Gazi Paşa’dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti.– Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki… O bizim vatanımızı kurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşa’yı bulacağım yeri gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek– Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır… Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır indim. Yaşlı kadının elini tuttum “anacığım” dedim, “sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.”Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk’ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk’e uzattı;– Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;“Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine benim bütçemden üç inek verin armağanım olsun.”Kaynak Araştırmacı Yazar Prof. İlknur Güntürk’ün Kalıpçı’nın Derlemelerinde Haberler > Tarihin Tozlu Sayfalarından Atatürk'ün Bilmediğiniz 9 Hikayesi - 1529 1. Atatürk Ağlıyor Ak saçlı bir ninenin ağzından Yavrularım , siz bilmezsiniz, bir zamanlar “ köyümüze düşman geliyor! “ dediler. Biz pılıyı pırtıyı toplayıp göçebeler gibi yola düştük. Sinan paşa ovasında bir köye geçti. Bir gün düşman ansızın köye geldi. Artık gidecek başka bir yer olmadığından, düşman içinde kalmıştık. Bir sabah uyandığımız zaman uzaklardan top sesi geliyordu. “kurtulduk, kurtulduk!” diye sevince düştük. Tam bu sırada köyün öte başında dumanlarla beraber göklere alevler yükseldi. Köy yanıyordu. Her taraftan bağrışmalar geliyordu. Kimimiz yarı çıplak, kimimiz yarı yanmış, bir halde köyün koruluğunda yerleştik. Artık düşman da köyü terk sonra atlılarımız, ellerinde al bayraklar olduğu halde, yel gibi yoldan geçtiler. Bağırdık, durmadılar. Hepimiz yollara dökülmüş ağlıyor, sızlıyorduk. Derken karşı yoldan bir toz bulutu yükseldi. Hepimiz gözlerimizi oraya sonra bir otomobil göründü. Ve yavaşlayarak yanımızda durdu. İçinden altın gibi saçlı, kalpaklı bir adam fırladı. Durdu. Gözlerini perişan durumumuza döndürdü. Uzun uzun, derin derin baktı. Bu sırada biz yanındaki subaylara sokulduk. Onlarda onun gibi bakıyordu. Bir tanesini çekerek- Bu adan kimdir? diye sorduk. Hafifçe- Mustafa Kemal, zaman hepimiz coştuk. Bu adı her zaman Paşam, bizi kurtar, kurtar!.. diye bağırdık. Ayaklarına kapandık. O, hala dalgın dalgın, başı yerde düşünüyordu. Birden doğruldu. Sağ eli havadaydı- Sizi bu şekle sokanlar cezalarını gördüler ve daha da görecekler!.. Diyerek elini şimşek gibi aşağıya indirdi ve o anda gözlerinden iki damla yaş yuvarlandı 2. Bir Gün Yanılmışım “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!” Emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki Kemal Keçiören'de yakın adamlarıyla Ankara'da son gecesini geçirdi. Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu. Yanındakilere- “Taarruz haberini alınca hesap ediniz. Onbeşinci gün İzmir'deyiz” dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce- “Bir gün yanılmışım!” dedi. 3. Düşman da Kahraman Birgün Çanakkale'ye giden bakanlardan birine Atatürk şöyle dedi- Orada Mehmetçik anıtının başında şehitleri anacaksınız. Siz olmasaydınız, siz göğüslerinizi çelik kalelere karşı siper etmeseydiniz, boğaz elden gider, İstanbul elden giderdi Evet Çanakkale'de yalnız bizim şehitlerimiz yok. Bu topraklar üzerinde kanlarını döken insanları da o kahraman düşman savaşçılarını da saygıyla ricası üzerine bu son söylenecekleri Atatürk'ün kendisi hazırlamıştır. Nutuk şudur'Bu memlekette kanlarını döken kahraman, burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz; evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evladımız olmuşlardır.'Bu nutku yabancı gazeteler haber aldıktan sonra, haftalarca, aylarca Avusturalya'dan, Yeni Zelanda'dan sevgi minnet mektupları yağmıştı. 4. Samsun'da yanına aldığı ilk Er Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu- Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun?Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi Söyle niçin ağlıyorsun?İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti- Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu- Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle!Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu. 5. Bu Millete Herşeyi Öğrettim; Ama Uşaklığı Öğretemedim Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a eğilerek - 'Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!' dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün zekasına hayran oldular. Atatürk garsona da 'vazifene devam et' emrini verdi. 6. Dâhi Kime Derler? Her zaman Atatürk onu sormaz veya sınava çekmez ya! Bir gün de, sofrada, neşeli bir zamanında Atatürk'ü sınava çektiler arkadaşlarından biri, sordu- Lütfen cevap verin bakalım; dahi kime derler?Atatürk tereddüt etmeden ve kendisinin sınava çekilmesini yadırgamadan, cevap verdi- Dahi odur ki , ileride herkesin takdir ve kabul edeceği şeyleri ilk ortaya koyduğu vakit herkes onlara delilik, der. 7. Hakiki İnsan Atatürk, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi. İnsanların halet-i ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler saçan bir zekaya büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafette devrin vekillerinden maruf bir zata şöyle bir sual sorar- Beni hakikaten sever misiniz?Muhatabı hemen cevabı yapıştırır- Sevmek ne kelime Ata'm, taparım!- Peki her dediğimi de yapar mısınız?- DerhalAtatürk, bu söz üzerine belinden tabancasını çıkarır ona Öyleyse, al tabancamı, sık kafana...- “Aman Atam” der, herhalde benimle şaka ediyorsunuz. Benim ölmemi istemezsiniz. Meseleyi anlayan Atatürk, yeleleri kabaran bir aslan mehabetiyle dışarıda hizmet eden askeri yanına çağırıp aynı sualleri sorup, cevabını aldıktan sonra, karşısında Toroslar'dan kopmuş bir kaya parçası gibi duran bu bağrı yanık Anadolu çocuğuna tabancasını uzatıp kafasına sıkmasını emreder. Aslan Mehmetçik, bu emri bilatereddüt yerine getirir, fakat kendisine bir şey olmaz. Çünkü, Atatürk, daha önce tabancasındaki merminin kurşununu o zaman, Atatürk yanındakilere şöyle der- Beni ve vatanı seven hakiki insanı gördünüz mü?Ruhu şad olsun. 8. Siz, Napolyon'a Benziyorsunuz Mustafa kemal, bu benzetmeyi reddetti ve- “Napolyon, arkasına bir sürü, muhtelif milliyetteki insanları toplayacak macera aramaya çıktı. Ve bunun içindir ki yarı yolda kaldı. Ben bir anadan, bir babadan gelen kardeşlerimle kendi vatanımı kurtarmak davası yolundayım. Ve bu muhakkak ki muvaffak olacağım!” Cevabını Kemal'in giriştiği mücadeleyi hayret ve takdirle karşılayan Towsend, kendisine karşısındaki düşmanın kudretini hatırlatmak isteyerek- “Siz mücadeleye mecbur olduğunuz düşmanın ne kadar kuvvetli olduğunu hesaba katmıyorsunuz. Bu düşmanın size her vasıta ile, oturduğunuz odadaki eşya, yemeğiniz ve her şeyinizle bir fenalık yapabilmesi ihtimali bile vardır,” Kemal gayet sakin bir eda ile- “Evet, karşımdaki düşmanın çok kuvvetli olduğunu biliyorum. Fakat insaniyeti müdafaa eden kimseler ölümle tehdit edilmelerine rağmen ölmezler ve ebediyen yaşarlar!” Cevabını karşı müzakere bittiği vakit büyük bir hayranlıkla Mustafa Kemal'den ayrılan Towsend, refakatindeki memur Türk subayına- “Ben şimdiye kadar 15 hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. Bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. Mustafa Kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var, ” dedi 9. Türk Ordularının Başkomutanıyım Afyonkarahisar'ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya Binbaşı mısınız?- Albay mı?- Korgeneral mi?- Peki nesiniz?- Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi- Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil Atatürk ve Çocuklar - Renkli Atatürk'ün çocuk sevgisi bildiğiniz gibi dillere destandır. Birçok önemli etkinlikte birçok resmi dairede Atatürk'ün çocukları severken, çocukları dinlerken fotoğrafları bulunmaktadır. Tarihi Olaylar ekibi olarak size Atatürk'ün çocuklarla olan o önemli fotoğraflarının renklendirilmiş hallerini derledik. Keyifli seyirler... İlginizi çekebilecek diğer galeriler En Yeniler geri ileri 1. Listedesiniz geri ileri Biyografiler Ömer Hayyam CV BİYOGRAFİ Fatih Sultan Mehmet CV BİYOGRAFİ Van Gogh CV BİYOGRAFİ Alan Turing CV BİYOGRAFİ İbni Sina CV BİYOGRAFİ Che Guevara CV BİYOGRAFİ El-Harezmi CV BİYOGRAFİ Abraham Lincoln CV BİYOGRAFİ II. Abdülhamid CV BİYOGRAFİ Alexander Graham Bell CV BİYOGRAFİ Adam Smith CV BİYOGRAFİ Henry Ford CV BİYOGRAFİ Marco Polo CV BİYOGRAFİ Heinrich Himmler CV BİYOGRAFİ Mimar Sinan CV BİYOGRAFİ

atatürk ile ilgili çocuk hikayeleri