ReformHareketlerinin Sonuçları Nedir. 1) Avrupa’da mezhep birliği parçalanmıştır. Katolik ve Ortodoks mezhepleri yanında Protestan, Kalvenizm ve Anglikanizm mezhepleri ortaya çıkmıştır. 2) Papa ve din adamları saygınlıklarını kaybetmişlerdir. 3) Katolik Kilisesi yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır.
Bu durum anadolu ya gaza ve cihat yapmak için gelen türkmenlerin osmanlıya katılmalarını sağlamıştır. Bunda anadolu ve balkanların etkisi büyüktü anadolu nun etkisi 1243 teki kösedağ savaşı ardından anadolu nun çeşitli yerlerinde beylikler ortaya çıktı. Admin 5 kasım 2015 10 sınıf tarih leave a comment 25 052 views.
OsmanlıKültür ve Uygarlığı döneminde imzalanan antlaşmalar ve ders notları maddeler halinde şöyledir: Osmanlı Kültür ve Medeniyeti Merkez ve Taşra. A. Merkez Teşkilatı. XVIII. yy.da Merkez Teşkilatındaki kurumlardan kaldırılan olmadı. Ancak niteliklerinde değişmeler oldu. I. Mahmut ve II.
İmâmetin yurdu, Endülüs toplumunun merkezi, faziletlerin madeni, faziletli kişilerin meskeni, ilimlerin mahzeni, âlimlerin toplanma yeri ve yeryüzünün direğidir. (el-Huşenî, Kudâtü Kurtuba, s. 2) Ne hayret vericiydi o Müslümanların devri, İnanılmaz bir efsaneydi medeniyetleri. Yemen’in kokusu hâlâ havasında Endülüs
Tanzimat Tanzimât, Osmanlı İmparatorluğu 'nda 1839 yılında Tanzimât Fermânı olarak bilinen Gülhane Hatt-ı Şerifi 'nin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme döneminin adıdır. Sözcük anlamı "düzenlemeler, reformlar" demektir. Batı dillerinde genellikle Osmanlı Reformu (İng: the Ottoman Reform) deyimi
Fast Money. Coğrafi Keşifler - Coğrafi Keşiflerin Sebepleri Coğrafî keşifler, ve da Avrupalılar tarafından yeni ticaret yollarının bulunması amacıyla başlattıkları ve yeni okyanusların ve kıtaların bulunmasıyla gerçekleşmiş olan keşifleri ifade eder. Bilimsel bir merak ve yeni ufukların keşfedilmesi duygusu sözkonusu olmakla birlikte temelde bu keşifler özellikle itibaren açık bir şekilde ekonomik nedenlerden kaynaklanmıştır. İlk keşif denemeleri, Atlantik Okyanusu ve Afrika kıyılarına doğru, 14. yüzyılın başlarında Fransız ve Cenevizli gemiciler tarafından yapılmıştır. Kanarya Adaları ve Azor Adaları keşfedilmesi, bu girişimlerin belli başlı nedenleri şunlardır; -Avrupa'da coğrafya bilgilerinin artması ve gemicilik deneyiminin çoğalması, pusulanın ögrenilmesi. -Avrupanın kendinde olmayan ama Doğu uygarlıklarında olduğunu bildikleri zenginliklere baharat, ipek ve diger maddi kaynaklara ulaşmak için yeni, kısa ve ucuz yol arayışı. -Özellikle İspanyol ve Portekiz krallıklarınca, değerli madenlere ulaşılması için gemicilerin desteklenmesi. -Hiristiyanlık dininin ve Avrupa kültürünün yaymak istenilmesi. -Artan bilgilerin de etkisiyle dünyanın tanınmak istenilmesi. -Pusulanın geliştirilmesi -Sağlam gemilerin yapılması -Coğrafya bilgisinin artması ve cesur gemicilerin yetişmesi -Avrupada bu gelişimleri takip eden dönemde doğuya ulaşmak isteyen gemiciler,İspanya ve Portekiz krallıklarından aldıkları yardımlarla açık denizlere açıldılar Kristof Kolomb 1451-1506, 1492'de Amerika Kıtası'na ulaştığında, gerçekte hem daha ucuz hem daha kısa yoldan Asya'ya ulaşma arayışı içindeydi. Çünkü buradan baharat ve benzeri maddeleri ucuz ve hızlı taşımak gibi bir sorun sözkonusuydu. Portekizli gemici Bartolomeu Dias'ın Ümit Burnu'nu bulmasından sonra Vasko dö Gama, buradan dolaşarak Hint Okyanusu ve Hindistan'a ulaştı. Portekizli Macellan ve Del Kano, dünyayı dolaşarak geçtiler ve bunun sonucunda dünyanın yuvarlaklığına dair kesinleştirici sonuclara ulaşmışlardır. Venedikli gezgin Marko Polo 1254-1324 Asya gezilerinin anlatımlarıyla Avrupa'nın Doğu uygarlıklarını tanımasını sağlamıştır. Coğrafi Keşiflerin sonuçları Coğrafî keşifler, Reform ve Rönesans hareketlerinin etkileriyle gelişmiş oldukları gibi kendileri de bu hareketlerin gelişimini etkilemişlerdir. Bu keşifler sonucunda Avrupa yeni kıtalara yayılma ve onların zenginlik kaynaklarını ele geçirme olanağı elde etmiştir. Avrupa düşüncesi ve kültürü, evrensel bir değer olarak bu süreçten itibaren yayılmaya ve egemen kılınmaya başlanmıştır. Bunu yaparken Avrupalılar, yerli halkları ve yerel yaşamı dağıtmış ve hatta yok etmiş, avrupa kültürünü egemen kılma sürecini şekillendirmiştir. Hem doğal hem de kültürel farklılıkları yok eden bir süreç olmuştur bu. Klasik Sömürgecilik olarak bilinen sömürgecilik süreci bu dönemle başlamıştır. Bunun yanı sıra, coğrafî keşiflerin sonucunda, sözkonusu dönemdeki öteki bilimsel devrimlerle de birleşerek tüm bir dünyayı/evreni kavrayış tarzı değişime uğramıştır. Bu kavrayış değişikliği sonucunda ve bu süreçte dünyanın düz değil yuvarlak olduğu, kendi etrafında ve güneşin etrafında döndüğü, evrenin merkezi olmadığı ortaya çıkmış, bunların sonucunda tüm bir evren kavrayışı değişime ugramıştır. Kopernik devrimi denilen zihniyet değişikliginin kaynaklarından birisinin de coğrafi keşifler olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dünya'nın yuvarlak olduğu ispatlandı bunun sonucunda da kiliseye olan güven azaldı. Kakao,vanilya,domates,patates gibi yeni bitki türleri ve hayvan türleri keşfedildi. Yeni yerler tanındı. Avrupa'da zenginliğin kaynağı toprak olmaktan çıkıp maden olmuştur. Hristiyanlık yeni yayılma alanları buldu. Yeni kültürler keşfedildi. Ticaret yolları yer değiştirdi. Atlas Okyanusu limanları önem limanları önem kaybetti. Keşiflerin Osmanlı devleti açısından önemi Bu keşiflerle Osmanlının elinde bulunan İpek ve Baharat Yolu önemini kaybetmiş, yeni ticaret yolları bulunmuştur. Bu da Osmanlı Devleti'nin vergi gelirlerinin azalmasına yol açmıştır. Tüm bunlar Osmanlı Devletini maddi açıdan kötü etkilemiştir. Daha doğrusu; Osmanlı Devleti ve diğer müslüman devletler zarara uğrayıp, ellerindeki malların değerleri gitmiştir. Coğrafî Keşifler, bütün insanlığı etkilemiştir. Bu yönüyle evrensel bir özelliğe sahiptir. Akdeniz Limanları, Coğrafî Keşifler sonucunda önemini kaybetti. Ancak 1869'da Süveyş Kanalı'nın Fransızlar tarafından açılmasıyla bu limanlar yeniden önem kazanmıştır. Coğrafî Keşifler, Müslüman ülkeler açısından büyük zararlara neden olmuştur. İslam ülkeleri yoksullaşmış, Türkistan Hanlıkları giderek zayıflamış ve Ruslar karşısında gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu, İpek ve Baharat Yollarına hakim olmasına rağmen yolların değişmesinden dolayı umduklarına ulaşamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu, ticaret faaliyetlerini yeniden geliştirebilmek için Avrupalı devletlere kapitülasyonlar vermek zorunda kaldı. Ayrıca Osmanlı topraklarında kervan yolları boyunca faaliyet gösteren halk ve zanaatkârlar işsiz kaldı. Bu durum, Osmanlı Devleti'nde ekonomik sıkıntılara ve Celali İsyanları'na zemin hazırlamıştır.
Sorunu TaratKitaptan resmini çek hemen cevaplansın. Osmanlı İmp3 ay önce0 Cevap7 KezReformun osmanlı devletine etkileri nedir maddeler halinde sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz? Soru Ara? den fazla soru içinde arama YazBilgilendirme 2022 yılı YKS, AÖF, AUZEF, ATA-AÖF, AÖL, LGS, AÖO, AÖIHL-MAÖL, YDS, TUS, MSÜ, ALES, KPSS, İSG, YKS, DGS, EUS, TYT, AYT, ADES, ADB, Amatör Denizcilik Eğitimi Sınav takvimleri belli olmuştur. Başarılı İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir. Başarılı.. Kopyalandı..
Tanzimat Fermanı Yenilikler Nelerdir. Hukuk Askeri Siyasi Mali Eğitim Reformları Osmanlıdaki Etkileri Ve Uygulamaları Nedir Kısaca Tanzimat Fermanının Getirdiği Yenilikler Nelerdir? Hukuk Askeri Siyasi Mali Eğitim Alanında Tanzimat fermanının etkileri ve yarattığı yenilikler nelerdir? Öncelikle kısa maddeler halinde tanzimat fermanının getirmiş olduğu yeniliklerin neler olduğunu özet geçecek ardından da konuyla ilgili gerek hukuki alanda, gerek siyasi ve ekonomik alanda, gerekse de eğitim ve sosyal hayat anlamında insanları nasıl etkilediğini tüm detaylarıyla uzun bir konu ile anlatımı yapılacaktır. MADDE MADDE TANZİMAT FERMANININ GETİRDİĞİ YENİLİKLER Çok Kısa Nedir – Tanzimat Fermanı’nın halk tarafından anlaşılması için Anadolu ve Rumeli’ye memurlar gönderildi. – Hukuk alanında ıslahatlar ile yeni ticaret, ceza kanunları ve mahkemeler meydana getirildi. Fakat bu haklardan Türkler ve Müslüman’lardan daha çok Avrupalılar ve gayrimüslimler yararlandılar. – Kılık, kıyafet, yaşayış ve sosyal alanda “Batılılaşma” denilen yenilikler yapıldı. – Tanzimat Fermanı, anayasanın Osmanlı ülkesinde başlangıcı oldu. Osmanlı Devleti bu fermanı ilân ederken Avrupalı devletlerin desteğini sağlamayı amaçlamıştı. Tanzimat’ın hemen sonrasında Mısır meselesi, onların yardımı ile halledildi. Rusya ve Hünkâr İskelesi meselesi ve boğazların durumu çözümlendi. – Ordu ve eğitim alanında batı örneklerine göre çalışmalar yapıldı. – Tanzimat Fermanı, halk iradesiyle değil, padişahın tek taraflı iradesiyle ortaya çıkmıştı. Bu nedenle halk tarafından tam olarak anlaşılamadı. Ancak bu dönemde ilk Osmanlı aydın kadrosu yetişti. Kısaca Tanzimat Fermanı Nedenleri Sonuçları Özet Maddeler Halinde Osmanlı Gazete Tanzimat Fermanı Haberi Tanzimat Fermanı’nda Hukuk alanındaki yenilikler Tüm vatandaşlar “Osmanlı vatandaşı” sayılarak din farkılıklarına bağlı ayrıcalıklar kısmen kaldırıldı. 1840’ta bazı maddeleri Fransız Ceza Yasasından alınan yeni Ceza Kanunnamesi hazırlandı. 1858’de tümüyle Batı kaynaklarından esinlenen ikinci Ceza Kanunnamesi kabul edildi. 1850’de Fransız Ticaret Kanunu esas alınarak hazırlanan Ticaret Kanunnamesi yürürlüğe girdi. Bu kanunla faiz, anonim şirket ve kambiyo senedi kavramları ilk kez Osmanlı hukukunda yer aldı. 1840’tan itibaren ceza ve ticaret davalarına bakmak üzere, laik ilkelere göre işleyen nizamiye mahkemeleri kuruldu; bu mahkemelere müslümanların yanısıra gayrimüslim hakimler atandı. 1853’te cinayet davalarında gayrımüslimlerin de şahitlik yapabileceği kabul edildi. 1851’de ticaret mahkemeleri kuruldu. 1867’de Devlet görevlilerine karşı açılan davaları görmek için Şurayı Devlet Danıştay kuruldu. Tanzimat Fermanı’nda Mali alandaki gelişmeler 1841 – 1842 yılında ilk bütçe hazırlandı, 1846 – 1847 yılında ise ilk modern bütçeye geçildi. Vergilerin mükellefler arasında düzgün ve gelirlere göre dağıtılması amaçlandı. Devlet görevlilerinin halktan resmi vergiler dışında aldıkları vergiler yasaklandı. 1840’ta Kaime – i Nakdiye ismiyle ilk kâğıt para dolaşıma sokuldu. 1855’te Kırım Savaşı’nın maddi yükünü karşılamak için tarihte ilk kez dış borç ingiltereden alınmıştır. Tanzimat Fermanı Nedir Kısaca Özet Uzun Ayrıntılı Yazı. Tanzimat Fermanı Nedir. Amaçları Maddeleri Önemi Sonuçları Nelerdir Tanzimat Fermanı’nda Askeri yenilikler Askerlik hizmetinin vatani bir vazife olduğu ilan edilerek zorunlu askerlik ilan edilen bir yasayla askerlik yaşı 20, zorunlu askerlik süresi 4 yıl olarak kabul edildi. 1847’de gayrimüslimlerin de orduya girip albay rütbesine kadar yükselmesi kararlaştırıldı. Avrupa gezisinde Avrupa ülkelerin donanmalarına hayran kalan Sultan Abdülaziz yeni bir donanma kurulması için emir verdi, çok güçlü bir donanma kuruldu. 1867’de Bahriye Nezareti kuruldu. 1869’da Serasker Hüseyin Avni Paşa’nın öncülüğünde Bahriye Nezareti kuruldu, askeri yapı yenilendi, terfi sistemi düzenlendi. I. Abdülmecid Dönemi Saray Müzik Musiki Ve Müzisyenleri Sultan Abdülmecid Tuğrası .Osmanlı Devleti Tuğra. Simgesi Nişanı Tevkîsi Alâmeti Devleti Arma Sembolü Tanzimat Fermanında Eğitim alanındaki gelişmeler 1846’da Mekatib – i Umumiye Nezareti de Darülmuallim öğretmen okulu açıldı. Harbiye, Bahriye ve Tıbbiye dışındaki okulların kontrolü bu nezarete verildi. Rüştiyelerin açılmasına hız verildi. 1868’de Fransızca eğitim ve batılı anlamda ilk eğitim verecek olan lise ile üniversite arasında bir kurum olan Galatasaray Sultanisi açıldı. 1869’da Fransız eğitim sistemini örnek alan Maarif – i Umumiye Nizamnamesi yayınlandı. 1870’te Dârülmuallimât adında kız öğretmen okulu açıldı. İlk kez yurt dışına öğrenci gönderildi. Devlet memuru yetiştirmek amacıyla,Mekteb – i Maarif – i Adliye kuruldu.II. Mahmut II. Mahmud Dönemi Islahatları Reformları Yenilikleri Ve Eserleri II. Mahmud Inkılâbı Sonra Gençlik Hali Tanzimat Fermanında Sanayileşme hamlesi Devlet eliyle atölye ve tesis kurulmasını amaçlayan sanayileşme Yedikule – Küçükçekmece arasında 130 metre uzunluğunda bir tür sanayi parkı kuruldu. Zeytinburnu’nda demir işleme ve makine imalathanesi, kumaş ve pamuklu çorap üretim tesisi, buradaki fabrikalar için teknik eleman yetiştirecek bir okul açıldı. Bakırköy’de baruthanenin yanına bir iplik bükme, dokuma ve pamuklu basma fabrikası, Hereke’de bir pamuklu dokuma fabrikası kuruldu. Yol yapımına önem verilmiştir. Devlet memurlarının yerli kumaş kullanması zorunluluğu getirildi. Ancak İngiltere ile yapılan 1838 Balta Limanı Ticaret Anlaşması, bu dönemde Osmanlı’nın zararına gelişmiş,dışa bağımlılığı artırmıştır. Bu gelişmelere rağmen sanayi makinelerinin Avrupa’dan ithal ediliyor olması ve nitelikli eleman eksikliği yüzünden yeterli bir sanayi pazarı oluşturulamadı. Sultan Abdulmecit Osmanlı Devleti Islahat Ve Reformları Tanzimat Fermani Abdulmecit
0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. m üye.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor.. 0 kişi izliyor..
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü kolay olmamış, Osmanlı Devletinin gerilemesi ve yıkılışı birçok iç ve dış nedenin bir araya gelmesiyle uzun bir sürecin sonunda gerçekleşmiştir. 17. Yüzyılın sonlarında başlayan gerileme dönemi, 19. Yüzyıla gelindiğinde artık bir çöküş dönemine dönüşmüş ve Osmanlı Devleti, kendi bağımsızlığını dahi koruyamayacak bir devlet haline gelmiştir. Nitekim bu durumun bir sonucu olarak, Rus Çarı I. Nikola’nın 1853 yılında ülkesindeki İngiliz elçisine Osmanlı Devletini tanımlamak için kullandığı “Hasta Adam” tabiri, Osmanlı Devletinin bu dönemde düştüğü durumu özetlemesi açısından oldukça önemli bir örnektir. Yeniçağların yarattığı gümüş enflasyonu, denizaşırı ticaret gemicilik ve ateşli silahlar teknolojisindeki gelişmeler, Osmanlı toplumsal siyasal düzenini sarsan olaylardır. Ayrıca ülkede tımar sisteminin bozulması, Balkanlar ve Anadolu’daki karışıklar, bu kötü gidişe yeni boyutlar eklemiştir. Klasik Osmanlı düzeninin bozulmasının ilk somut örneği 7 Ekim 1571’deki İnebahtı Mağlubiyetidir. Bu mağlubiyet sonucunda Osmanlı Devleti, Akdeniz yani Mısır, Kuzey Afrika ve Lübnan gibi ülkeler üzerindeki iktisadi ve siyasi hâkimiyetini kaybetmiş, bu bölgelerde Avrupalı güçler hâkimiyet kurmaya başlamıştır. Osmanlı düzeninin bozulmasının önemli bir nedeni de tarımsal-sınai yapıları değişen ve güçlenen iki devlet Avusturya ve Rusya’nın Akdeniz ekonomik ilişkileri içine girmeleridir. Bu nedenle bu ülkeler Akdeniz ve Balkanlar bölgesinde aktif bir savaş ve iktisadi yayılma politikası izlemeye başlamışlardır. İki önemli anlaşma bu yayılma politikasının somut göstergesidir. Bunlardan ilki 1699’da Avusturya ile imzalanan Karlofça anlaşmasıdır. Karlofça Anlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa devletleri karşısında eski gücünü kaybetmiş ve bir askeri gerileme dönemine girmiştir. İkinci anlaşma 1774 yılında Rusya ile imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşmasıdır. Bu anlaşma ile Rusya, Osmanlı Ortodokslarının koruyucusu olarak tanınmıştır. Bu olay da Osmanlı gerilemesinde hızlandırıcı bir nokta olarak sayılır. Osmanlı devletinin bu çöküşe karşı getirdiği ilk öneriler ise toplumdaki ve dünyadaki değişikliği gerçekçi nedenleriyle teşhis edebilen ileriye dönük öneriler olmamıştır. Osmanlı Devleti’nde geri kalmışlığın bilincine varılmış; Avrupa savaş tekniği kadar sanayisinin de üstünlüğü anlaşılmış ve bu dönemden itibaren Osmanlı Devletinde ıslahat girişimleri başlamıştır. Osmanlı Devletinin yıkılma nedenlerine geçmeden önce vurgulamamız gereken diğer bir önemli nokta, Osmanlı Devletinin gerilemesine yönelik nedenleri doğrudan ya da tamamen devlet idaresine odaklamak ya da sadece siyaset ve savaşla açıklamaya çalışmanın hatalı ve yanlış olacağıdır. Bu bağlamda Osmanlı gerilemesini dünya tarihinin genel paradigmaları içinde değerlendirmek ve çağdaşlarıyla kıyaslayarak ele almak bir zorunluluktur. Osmanlı’yı Yıkan Ekonomik NedenlerCoğrafi KeşiflerSanayi DevrimiOsmanlı Toprak SistemiKapitülasyonlarDış BorçlarToplumsal ve Yönetimsel NedenlerYeteneksiz PadişahlarİsyanlarSavaşlarMilliyetçilikAydınlanma DevrimiKültürel Emperyalizm SONUÇ Osmanlı’yı Yıkan Ekonomik Nedenler Coğrafi Keşifler İmparatorluk üzerinde ekonomik olarak önemli sayabileceğimiz ilk olumsuz etkiler, Coğrafi Keşifler olarak adlandırılan süreçle doğmuştur. Coğrafi Keşifler, Osmanlı İmparatorluğu sınırlarından geçen eski ticaret yollarının önemini yitirmesine yol açarak hem vergi gelirlerinin azalmasına hem de bu yollar üzerinde bulunan şehirlerdeki ticaret hayatının sönmesine yol açmıştır. Sanayi Devrimi Coğrafi Keşifler sayesinde Avrupa Devletleri sınırsız hammadde kaynaklarına ve değerli maden bolluğuna kavuşmuşlardır. Bu durum, Sanayi Devriminin Avrupa’da ortaya çıkmasına neden olarak, Avrupa Devletlerinin Osmanlı’nın çok ötesinde bir ekonomik üstünlüğe ulaşmasını sağlamıştır. Bu ekonomik üstünlük, çok geçmeden askeri ve siyasi üstünlüğü de beraberinde getirmiştir. Osmanlı Toprak Sistemi Osmanlı Devletinin yaşadığı mali zorluklar ve vergi kaynaklarında yaşanan daralmalar, Osmanlı toprak sisteminin temel dayanaklarından bir olan Tımar Sisteminin sonunu getirmiştir. Nakit para ihtiyacına daha çabuk yanıt verebilecek olan İltizam sistemini uygulamaya koyan Osmanlı, belli bölgelerdeki vergi haklarını nakit para karşılığında mültezim denilen kişilere satmıştır. Bu durum, hem merkezi otoritenin bozulmasını hem de halk arasında hoşnutsuzluğun artmasına yol açmıştır. Kapitülasyonlar Osmanlı Devletinin ekonomisi üzerindeki en yıkıcı etkiyi hiç şüphe yok ki, Kapitülasyonlar yapmıştır. İmparatorluğun güçlü olduğu dönemlerde ticaret hayatına canlılık kazandırmak amacıyla uygulamaya konan Kapitülasyonlar, İmparatorluğun zayıflamasıyla onun istismarı için birer araç haline gelmiştir. Özellikle 1838 yılında imzalanan Osmanlı-İngiliz ticaret antlaşması Kapitülasyonların geldiği son noktadır. Bu antlaşmayla yabancıların Osmanlı Devleti içindeki ticari faaliyetlerini sınırlayan kısıtlamalar tamamen kaldırılarak, Osmanlı ekonomisine büyük bir darbe indirilmiştir. Avrupa devletleri bu süreçte, ihracatlarını arttırmaya, ithalatlarını azaltmaya ve yerli üretimlerini dış rekabetten korumaya çalışan merkantilist politikalar uygularken, Osmanlı Devleti kapitülasyonlar nedeniyle tam tersi bir uygulama içerisinde olmuştur. Üretici yerine tüketiciyi korumaya çalışan Osmanlı ekonomisi, merkantilist Avrupa’nın aksine kârı değil, pazardaki malı bollaştırmayı hedeflemiştir. İthalat kapitülasyonlar aracılığıyla desteklenirken, ihracat ise yüksek vergiler sayesinde kösteklenmiştir. Dış rekabetin tamamen serbest bırakıldığı böylesi bir ortamda, yerli üretim tamamen çökmüş, ihracat sadece hammaddeyle sınırlı kalmış ve birçok üründe ithalata bağımlı hale gelinmiştir. Osmanlı Devletinde sermaye birikimine ve yatırıma imkân bırakmayan Kapitülasyonlar, İmparatorluğun Avrupa’nın ucuz hammadde deposu ve açık pazarı haline gelmesini sağlamıştır. Dış Borçlar Osmanlı Devleti ilk dış borcunu 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında almıştır. İmparatorluk başlangıçta borçlanmamak için gösterdiği direnci bu ilk dış borçtan sonra sürdürememiş, hesapsız ve ihtiyatsız bir şekilde ve gittikçe ağırlaşan şartlarda yeni dış borçlar almaya devam etmiştir. Böylece dış borçlar, Osmanlı’yı yıkıma götüren önemli bir neden olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu dış borçların yatırım ve kalkınma amacıyla değil, savaş giderlerini karşılamakta ve gösterişli harcamalarda kullanılması, devletin bir süre sonra borç faizlerini bile ödeyemez duruma düşmesine neden olmuştur. Nihayet, 1881 yılında alacaklı ülkeler tarafından kurulan Düyun-u Umumiye yani Genel Borçlar idaresi ile Osmanlı devletinin gelirlerinin büyük bir bölümü denetim altına alınmıştır. Toplumsal ve Yönetimsel Nedenler Osmanlı Devleti’nde ekonomik alanda yaşanan bu olumsuzluklar, yönetimde, devlet kurumlarında, sosyal ve kültürel yapıda yani devletin hemen hemen her alanında büyük bir gerileme süreci başlatmıştır. Yeteneksiz Padişahlar “İyi padişahlar başa geçince devlet yükselmiş ve gelişmiş, kötü padişahlar başa geçince devlet gerilemeye başlamıştır” şeklindeki çok bilinen ifade, ekonomik ve tarihsel koşulları göz ardı etmesi nedeniyle ve olayı iyi padişah-kötü padişah şeklinde basitleştirmesi nedeniyle oldukça yüzeysel bir açıklamadır. Ancak Osmanlı İmparatorluğu mutlakıyetle yönetilen bir devlet olduğundan, elbette padişahların devlet yönetme yetenekleri devletin kaderinde etkili olmuştur. Ancak bu durumu abartmak ve tarihsel-toplumsal koşulların önüne koymak doğru değildir. Büyük bir imparatorluğun gerileme ve çöküş nedenini sadece yönetimsel eksiklikler ve başarısızlıklar üzerinden okumak hiç şüphe yok ki, dünya tarihinin parametlerini gözden kaçırmak anlamına gelir. İsyanlar Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar ve halka karşı yönetimde yaşanan adaletsizlikler, Osmanlı topraklarındaki toplumsal istikrarı bozmuş ve gerilemeyle birlikte Osmanlı Devleti, birçok toplumsal içerikli ayaklanmayla baş etmek zorunda kalmıştır. Bunlardan en önemlisi, 17. Yüzyıl boyunca Anadolu’da yaşanan Celali Ayaklanmalarıdır. Ayrıca ekonomik düzenin bozulması, köy ve kasabalarda devlet otoritesinin zayıflamasına yol açarak eşkıyalık gibi birtakım asayişsizlik olaylarının çoğalmasına yol açmıştır. Savaşlar Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren sürekli olarak savaşmak zorunda kalan bir devlet olmuştur. Başlangıçta büyümek ve yayılmak için daha sonra da sınırlarını korumak için sürekli olarak savaşan devlet, son dönemlerinde de özellikle Rusya’nın kendisine karşı izlediği emperyalist politikaya karşı mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yıllarca süren ve çoğunlukla da yenilgiyle sonuçlanan bu savaşlar Osmanlı Devleti açısından maddi ve manevi büyük kayıplara neden olmuştur. Milliyetçilik Osmanlı Devletinin yıkılmasının bir diğer nedeni Milliyetçilik’tir. Fransız Devrimi ile birlikte başlayan milliyetçilik hareketleri, Osmanlı gibi çok uluslu bir imparatorluk için oldukça olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Başta Sırp ve Yunan ayaklanmaları olmak üzere Balkanlar’da çıkan milliyetçi isyanlar devleti uzunca bir süre uğraştırmış ve yıkıma götürmüştür. Aydınlanma Devrimi Osmanlı Devleti, Yeniçağ’ın başlarında Avrupa’da başlayan Rönesans, Reform ve Aydınlanma gibi gelişim ve değişim süreçlerinin dışında kalmış, bu durum Osmanlı Devletinin dağılmasında önemli bir rol oynamıştır. Batı dünyasının aksine Osmanlı ise pozitif bilimlere önem vermemiş, dinsel geleneğe ve din eğitimine bağlı kalmayı sürdürmüştür. Osmanlı eğitim sistemi, gençlere sosyal ve ekonomik hayatta üretici olabilecekleri bir işlev kazandırmaktan ziyade tamamen din eğitimine odaklanmış ve dini içerik kazanmıştır. Bu durum, devletin ekonomik ve toplumsal olarak kalkınabilmesini neredeyse imkânsız bir duruma sokmuştur. Batı, önce hümanizma ve Rönesans ile birlikte bireyi ve yaratıcılığı merkeze koymuş, sonra da on yedinci yüzyılda Bilimsel Devrim, onsekizinci yüzyılda ise Aydınlanma Devrimi ile birlikte büyük bir zihinsel ve kültürel dönüşüm yaşamıştır. Nihayetinde tüm bu süreçlerin katkısıyla Sanayi Devrimini başlatan Avrupa, “Makine Uygarlığı” na geçiş yapmıştır. Makine sayesinde günden güne güçlenip büyüyen bu devletler, ucuz hammadde için sömürge, mamul maddeleri içinde pazar arayan dünya lideri ülkeler olmuşlardır. Kültürel Emperyalizm Osmanlı Devletini yıkan ve Batılı güçlerin Osmanlı’ya daha rahat nüfuz edebilmesini sağlayan bir diğer etken ise Kültürel Emperyalizm olmuştur. Bu devletler, özellikle gayrimüslim tebaayı hedefleyerek, İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde açmış oldukları okul, hastane ve benzeri kurumlar aracılığıyla kendi kültür ve dillerini yaymışlardır. Bu durum, gayrimüslimler arasında milliyetçiliğin yükselmesine ve Osmanlı devletine olan düşmanlığın artmasına yol açmıştır. SONUÇ Sonuç olarak Osmanlı Devleti, Batıdaki devletlerin dönüşümü ve üstünlüğü karşısında yetersiz kalmış, Ulus-devletler ve milliyetçilik çağında çokuluslu bir imparatorluk olması, Sanayileşme çağında tarım ekonomisini sürdürmeye çalışması ve Modernleşme çağında geleneksel olan tasfiye edememesi nedeniyle dağılmış ve yıkılmıştır.
reformun osmanlıya etkisi maddeler halinde